Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Devrimci Hukuk

Vural Savaş

Devrimci Hukuk Gönderileri

Devrimci Hukuk kitaplarını, Devrimci Hukuk sözleri ve alıntılarını, Devrimci Hukuk yazarlarını, Devrimci Hukuk yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Mehmet Metinerden şaşırtan sözler :o
“...Bu gençlere cihat yolunda öldüğünde veya öldürüldüğünde, cennet vaat ediliyor. Şehadet, şehitlik kavramı öyle bir işleniyor ki... ‘Beni bekleyen ebedi bir hayat var. Ben öleceğim ve oradan cennete gideceğim’ diyorlar. El Kaide bağlantılı canlı bombacıların hepsinin inancı bu. Ölümsüzlüğü, yaşama tercih etme ideolojisinin adıdır şehadet.”
Mehmet Metiner, 23-24 şubat 2005 radikal gazetesi röportajı
“El Kaide dünyanın her yanında İslam adına terör yaratıyor. Müslümanlar mı şiddete yatkın yoksa şiddete yatkın insanlar Müslümanlığı bahane mi ediyor?” “İkisi de doğru. Müslümanlar şiddete yatkın bir psikoloji içindeler. Çünkü mağdur edildiklerine, kaybedecekleri hiçbir şeyin kalmadığına inanıyorlar. Özellikle müslüman gençler, psikolojileri ve sosyal konumları itibariyle şiddete yatkın haldeler. Daha eğitimsizler ve işsizler. Filistin sorunu adil bir biçimde çözülmedikçe, İslam ülkelerindeki baskıcı rejimler bitmedikçe böylesine öfke duyan ve bu öfkesini de cihat ve İslam adına kusan genç kuşağın varlığı sürer. Çünkü bu öfkeye, dinin cihatçı yorumu, şehadet boyutu da eklendiğinde, Müslüman gençler radikal islamcı örgütlerin unsuru olabilirler.
Reklam
Köktencilik ve onun yarattığı terör, dinin hiç gelişmemiş beyinlere çok yanlış ve yönlendirici yerleştirilmesinden kaynaklanıyor... Böylesi eğitimi kimin eliyle, nasıl yapılırsa yapılsın kabul edemem... Hele bir de kötü niyetlilerin eline geçerse... Ailesi öyle istiyor diye, daha hiç gelişmemiş bir beynin ezberle yıkanmasına da “Demokrasi gereği” diyemem. (Hıncal Uluç, “Yapılan Gerçekten Din Eğitimi mi?” Sabah gazetesi, 9 Aralık 2003)
Hıncal Uluç
Kuran kursları din eğitimi vermezler. Kuranı hem de arapça ezberletirler. 6 yaşındaki çocuk, söylediklerinin kelimesini anlamadan ezberler. Adı üstünde “Hafız”lar. Ezberin bir eğitim değil, bir beyin yıkama aracı olduğunu bilmek için, pedagoji diplomaları almaya gerek yok. Henüz gelişmemiş bir beynin ne kadar kolay yıkanabileceğini düşünün.
Hıncal Uluç
Kur'an kursları konusunda alınan karar, Türkiye’yi felakete götürecek, Türkiye'yi iran yapacak, geleceğin Taliban'larını yetiştirecek adımların bir tanesidir. Türkiye, çocuklarına din eğitimi vermek isteyen aileler için bugün zaten cennettir. ilk ve ortaöğretimde din zorunlu derslerdendir. Bu dersleri yeterli görmeyen aileler için imam-hatip liseleri, dünyanın hiçbir laik ülkesinde görülmedik derecede yaygındır. Ülke eğitimcileri ve sosyal bilimcileri “Bu kadar imam-hatip okuluna gerek var mı?” tartışması yaparken, Akp hükümeti mevcutu az bulmuş artırmıştır... Yüksek eğitimde ilahiyat fakülteleri yurt çapında yaygındır. ...Şimdi tüm bu yaygın din eğitiminin nesi yeterli görülmemektedir ki, Kuran kurslarının bu kadar yayılmasına, genişlemesine izin verilmektedir.
Kuran kurslarında, Arapça yazılı Kuran’ın ne dediği anlatılmıyor. Arapça da öğretilmiyor. Sadece ve sadece ezber yapılıyor. Böylece, din öğrenilmiş mi oluyor? Kuşkusuz, hayır. Kuran’ı anlamını bilmeden ezberlemekle kimse dinini öğrenmiyor. Tam aksine, dinin kolayca istismar edilebileceği ve yanlış yerlere yönlendirilebileceği ortamlara düşülebiliyor.
Reklam
Dönemin Ankara’daki Fransa Büyükelçisi Rauleau sadece bir diplomat değil, önemli bir entelektüel ve Le Monde yazarı, İslam dünyasını da çok iyi biliyor. Bir konuşmasında diyor ki: “Ben Türkiye’ye gelmeden önce farklı düşünürdüm. Bazı ülkelerde iktidara gelen İslami hareketlerin, Türkiye’de asla başarılı olamayacağı fikri vardı bende. Çünkü Atatürk devrimlerinin bu meseleyi kökten çözdüğünü sanırdım. Ama gelip gördükten sonra, bu ülkenin de dini bir yönetime doğru gittiğini görüyorum.” Soruyorlar: “Peki, neden dolayı fikir değiştirdin? Türkiye’de ne gördün ki Atatürk devrimlerinin bu işi çözmemiş olduğunu anladın?” Bu soru üzerine Eric Rouleau şu önemli saptamayı yapıyor: “İmam-hatipleri gördüm. Bu okullar rejimi değiştirmek üzere programlanmış. Sonunda buradan çıkanlar Türkiye’de yönetimi ele alacak.”
Mustafa Kemal, taaa Selanik yıllarından beri gerçek cevabının ardında olduğu mevzuu araştırmaya başladı: En çok yüzyıl önce, Osmanli'nin tam egemenliğindeki "domuz çobanı" denilen Bulgarlar, Sırplar, Karadağlılar nasıl olmuş da bu kadar kısa zaman içinde derlenip toparlanmışlar, istiklallerine sahip olmuşlar ve göz açıp kapayıncaya kadar kısa zaman içinde Anadolu kadar Türk Rumeli'nden bizi söküp atmışlardı? Bir gün elinde, Bulgar çoçuklarına ders verdiğini gösteren bir resimle geldi: "Balkanların neden elden gittiğine doğru teşhisi (tanıyı) koydum: Ortodoks Papazları" dedi ve anlattı: "Bunlar Slav çocuklarına sadece dinlerini, okuma-yazmayı öğretmiyorlar: Milliyetlerini, köklerini anlatıyorlar... Halkın arasında ve başındalar... Bir kaynaktan ilham almişçasına nasil metotlu çalışıyorlar, şaşmamak mümkün değil. Bir de bizim köy imamlarını düşünüyorum: Nasara yansunu' donmuşluğu içinde, halkı dünyadan çekip ahiret uykusuna yaşarken itiyorlar. Ne anlatıyorlar? Yüzyıllar öncesinin masallarını... En büyük hataları da, Türk insanını milletinden ayırıp, Arap kavminin uşağı yapmak." (Cemal Kutay, Atatürk "Bugün" Olsaydı... s.242-243)
Fransızların, Maarif Nazırı (Milli Eğitim Bakanı) Ali Kemal’e tavsiyeleri şuydu: "Modern ilk mektepleri kapatınız. Bunların yerine eski usul cami mektepleri açınız. Bu suretle cahil halkın idaresi daha kolay olur" Bu tavsiyeleriyle, kendi sömürgelerinde yürüttükleri gerici sistemi Türkiye'ye zorla sokmak ve milli ruhu dağıtmak istediklerini belli ediyorlardı.
Geçenlerde birine dedim ki: “Ulan sen bir hainsin. Ama Mustafa Kemal olmasaydı sen hain bile olamazdın...”
Sayfa 140Kitabı okudu
75 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.