Deyimler ve Öyküleri

Erdoğan Tokmakçıoğlu

By Number of Pages Deyimler ve Öyküleri Quotes

You can find By Number Of Pages Deyimler ve Öyküleri quotes, by number of pages Deyimler ve Öyküleri book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
ANLAŞILDI VEHBİ'NİN KERRAKESİ "İşin içyüzü ortaya çıktı" anlamına kullanılır. Öyküsü (Osmanlı fıkrası): Gecenin bir yarısı, padişahın aklına nerden geldiy- se gelmiş ve emretmiş: "Tez bana şair Vehbi'yi getirin!" Saray görevlileri telaş içinde hemen şair Vehbi'nin evine gitmişler. Ve gecenin o saatinde padişahın acele onu görmek istediğini iletmişler... Şair Vehbi, apar to- par hazırlanırken kendi kerrakesinin yerine karısının feracesini geçirmiş üstüne!.. Huzura ulaşır ulaşmaz, onu bu garip durumda görünce padişah başlamış kahkahalar atmaya... Vehbi'ye sormuş: "Bre Vehbi Çelebi, sırtındaki acep nedir?" Dalgınlık ve acele yüzünden yaptığı yanlışlığı an- cak fark eden şair Vehbi, manzum olarak hemen şu kar- şılığı vermiş: "Anlaşıldı anlaşıldı Vehbi'nin kerrakesi Aceleyle biniş oldu hanımın feracesi" *) Kerrake: Bilim adamlarının giydiği ince softtan yapılan hafif üstlük. **) Biniş: Geniş bedenli, bol ve uzun kollu cüppe.
BABA OCAĞI "Atadan, dededen kalma" ve "baba evi" anlamlarına kullanılır. Öyküsü (Halk ağzı): "Baba ocağı" deyiminin kökeni Antik Çağ Anadolusu, Yunanistan ve Romasına kadar uzanır. O dönemde Anadolu, Yunanistan ve de Roma'da hemen her evde sürekli olarak kutsal sayılan bir ateş yakılırdı. Yaz kış yanıp duran bu ateş, yassıca bir taşın üzerinde varlığını sürdürürdü. Özellikle eski Yunan ve eski Roma'da söz konusu "kutsal ateş"in hemen altında aile büyüklerinin mezarları yer alırdı. Ateş, bir bakıma ataların ruhlarını simgelerdi. Evin en büyük erkeği, her ilkbahar bu ateşi tazeleyip yeniden düzenler, böylelikle mezarda yatan ataların ruhlarının ateşin dumanıyla birlikte gökyüzüne yükseldiğine inanılırdı. Bu ocak öteki ocaklardan ayrı tutulur, "Baba ocağı" adıyla anılarak ayrı bir saygı görürdü. "Baba ocağı" deyimi, günümüzde de bellibaşlı dillerin birçoğunda varlığını sürdürmektedir. 65
Reklam
CİM KARNINDA BİR NOKTA "Hiçbir şey bilmeyen, zırcahil, karacahil" anlamında kullanılır.
ÇATTIK, TEYELLEMESİ KALDI "Düştüğümüz sıkıntılı durumun daha arkası da gelecek" anlamına kullanılır. Öyküsü (Terzilik zenaatından): "Çatmak" sözcüğünün bir anlamı da terzilik zenaatında biçilmiş giysi parçalarını teyellemek amacıyla birbirine yaklaştırmaktır. Dikiş, "çatma" ve "teyelleme" yapıldıktan sonra gerçekleştirilir. Hem "çatma" hem de "teyelleme" terzilikte ustalık isteyen ince ve güç bir iştir. "Çattık, teyelleme kaldı" deyimi ise, “Güç, zor, sıkıntı veren bir durumdan sonra, ikinci bir güç, zor, sıkıntı veren durum gelecek" anlamına bir deyim olarak kullanılmaktadır. Ancak, bu deyim zamanımızda sık kullanılan bir deyim değildir.
DALKAVUK "Kendisine herhangi bir çıkar sağlayabileceği kimseyi sahte ve aşırı bir hayranlıkla pohpohla yıp öven ikiyüzlü kişiyi anlatmak için kullanılır. Öyküsü (Eski bir gelenek): "Dal"ın bir anlamı da "çıplaktır. "Dalkavuk" işe rica dalk "sarıksız kavuk" anlamınadır. Tanzimat'tan önce (1839) çok
EKİN İTİ "Çevresindekilere tepeden bakan, burnu havada kişiler" için kullanılır. Öyküsü (Anadolu halkı): Anadolu'da sık sık yetişmiş ekin tarlalarının içine girmek durumunda kalan köpekler, gözlerini yetişmiş başakların kılçıklarından korumak amacıyla, kafalarını olağandışı bir şekilde dik tutarak yukarı doğru kaldırıp öyle yürürler. Bu nedenle halk, aşırı mağrur, herkese tepeden bakan kişileri bu köpeklere benzeterek "Ekin iti" deyimini oluşturmuştur. Deyim, bir dönem o kadar yaygınlaşmıştır ki, 18.-19. yüzyılın ünlü Osmanlı Başdefterdarı Seyit Feyzullah Feyzi Efendi'ye "Ekin iti" lakap olarak takılmış ve başdefterdar tarihe bu lakabıyla geçmiştir.
Sayfa 115Kitabı okudu
Reklam