Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Die Kunst der Unordnung

Luciano De Crescenzo

Die Kunst der Unordnung Sözleri ve Alıntıları

Die Kunst der Unordnung sözleri ve alıntılarını, Die Kunst der Unordnung kitap alıntılarını, Die Kunst der Unordnung en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Yemekten sonra ışıklar söndürüldü ve salona dört pasta getirildi. Her birinin üzerinde çikolatayla bir rakam yazılmıştı ve pastaların üzerinde rakamlar adedince mumlar vardı. Elbette bu rakamlar Fofo'yu lotoda kazandıran rakamlardı. [...] (Derken davetliler bir konuşma yapmasını isterler) O günden bu yana çok zaman geçti, sözlerini tam olarak hatırlamam mümkün değil. Ama içerik olarak Fofo şunları söyledi: "Değerli arkadaşlar, paranın aslında hor görülesi bir şey olduğunu düşündünüz mü hiç? Beni bir anlığına dinleyin ve haklı olduğumu göreceksiniz. Bin lira (Italyan lirası) bir kağıt parçasından başka bir şey değildir - üstelik genelde kirlidir de. Hayatın anlamını ısrarla, beceriksizliğimizle görmek istemeyen bizleriz sadece ona böylesi bir önem yükleyen. Bugün ben zenginim ve siz bana yüzünüzde bir gülümseme ile bakıyorsunuz. Dünse fakirdim ve siz beni gördüğünüzde sizden yüz lira borç isterim korkusuyla caddeyi değiştiriyordunuz. Ve fakat yine de ben Fofo namlı Alfonso Pisacane hep aynı kişi oldum. Eğer dün adil idiysem bugün de adilim. Eğer dün kötü bir insandıysam, bugün de kötü bir insan olmalıyım. Ve bunun için soruyorum size: Nasıl oluyor da, benim hakkımdaki yargınız yalnızca arka cebimde bulunan paraya bağlı oluyor?
(Bazı insanlar) Sadece kesinliği bilirler ve toleransın üç baş erdemini hiç duymamışlardır bile: tutkudan kurtulmak (apatheia), şüphe duymak (aporein) ve yargılamamak (epoché).
Reklam
İnsan yaşlandıkça ebediyet umudu (ebedi yaşama arzusu) söner.
"Ve sanma ki hiçbir şeyle meşgul olmamak kolaydır. Yani iş, eğlence veya gücünü konuşturma gibi insanoğlunun yalnızca zamanı öldürmek için icat ettiği ilüzyonel fiiller." "Peki ne yapmalı?“ (bunların yerine) "Öğrenme halinde olmalı"
(Yine Nietzsche) onunla evlenmek istediğinde, kız geri çeviriyor. Sırf onu geri çevirmekle kalmıyor, Paul Rée'nin evlilik teklifini de kabul etmiyor. Güzel gözlü genç kadının tercihi uğruna rakibiyle kıyasıya bir mücadele başlıyor. İkisi de onu kaybetmek istemiyor ve böylece bir ménage a trois (üçlü ilişki) ye razı oluyorlar. Salomé'nin bu sebeple kiraladığı ev, çiçek ve kitaplarla dolu, büyük merkezi bir odaya sahip ve üç yatak odasına. Böylelikle istediği zaman (odasında) yalnız, ya da onlardan birisiyle (birisinin odasında) yatabilecek geceleri. Altı ay sonra bu deneme başarısız olup, iptal ediliyor.
Sayfa 206Kitabı okudu
"İnsanoğlu yeteneklerini eşit şekilde dağıtmaz, ne zamanda ne mekanda. Bazı zamanlar çok bereketli, bazarı ise bereketsizdir. Ve korkarım ki, gelecek yüzyıl sonuncusundan olacak." "Felsefe için mi?" "Her alan için. Milattan önce dördüncü ve beşinci yüzyıl arasında Yunanistan'da onlarca dahi doğdu, Sokrates, Platon, Diogenes gibi felsefeciler, Phidias, Polyklet, Myron gibi sanatçılar, Herodot, Thukydides ve Xenophon gibi tarihçiler, Euripides ve Sophokles gibi trajedya yazarları, Aristophanes gibi komedya yazarları, Hippokrates gibi doktorlar, sonra..." "Tanrı aşkına, yeter..." " Ama daha bitmedi ki: Buna benzer verimli dönemleri insanlık rönesans döneminde İtalya'da, aydınlanma döneminde Fransa'da, bu yüzyılın başında Avusturya'da yaşadı..." "Peki ya bu yaratıcı etkileşim nasıl meydana geldi?“ " Konuşma ile! İki yaratıcı insan birbiriyle karşılaşınca, birinin düşünceleri diğerinin kafasında yankılanır, ve güçlenmiş olarak diğerinin kafasına geri döner. Sonra devam yürürler, (başkalarıyla görüşüp) daha da güçlenip yine döner gelirler. En kısa zamanda yaratıcı şahsiyetler katlanarak çoğalır, ikiden dört olur. Üç yaratıcı zihinden dokuz, dört tanesinden onaltı olur, filan. Ama bu sadece bir görüşme mekanı olursa mümkündür, ve hangi mekan agora'dan (meydan) daha uygundur? Ama bugün arabalarımız ve televizyonlarımız var: insanlar garajlarından hemen caddelere çıkıyorlar ve (yürüyerek) hareket etmek istemiyorlar; otobanlar daha cazip geliyor. Hakikaten meydanı olmayan o kadar çok semt var ki....
Sayfa 173Kitabı okudu
21 öğeden 16 ile 21 arasındakiler gösteriliyor.