Yazım tarzı, anlatım şekli harika, ama gel gelelim hikaye konusu pek iç açıcı değil. İlk başlarda hayatta böyle şeyler de olur diye düşünmüştüm. Başkasının hayatımıza girmesi, nasıl tedbir almamız gerektiğini dolayı yolla izah ediyor diye düşündüm. Fakat çocuklar benim kırmızı noktamdır. O bebeğin ölümüne tek üzülen Otilye, bebekten çok Otilyeye üzülen ebeveyler. Tabii ki mantıksal olarak haklılar, kız bilerek yapmadı. Ama insan doğası gereği gerçek hayatta bu mantığa aykırı davranır, ne bileyim yıllarca affetmez Otilyeyi, kendisini. Burdaysa tam tersine, hatta çocuğun ölümüne sevinen Binbaşı ve Eduardın neredeyse zil takıp oynamaması kalmış, hepsi aşkı için bebeği feda etmiş resmen. Karakterlerin karaktersizliğini sevmedim. Tek Otilye gerçek vicdan azabı çekerek yazara yakışır şekilde hayatını sonlandırmış. Tekrar okur muyum? - Aynı psikolojiye düşmemek içim Hayır