Kitaba tek kelimeyle bayıldım. Çoğu kişiden ilk kitabın o kadar da güzel olmadığını duymuştum ancak ben hiç öyle düşünmüyorum. Bir ilk kitabın sahip olması gereken her şey vardı kitapta: evrenin tanıtımı, karakterlerin genel hatlarla tanıtımı, çevresinde gelişilecek bir olay, aksiyon... Üstüne bir de yazarın dilinin akıcılığı da eklenince kitaba bayıldım! Yazarın yarattığı evren o kadar da karışık bir evren olmadığı için fantastik okumaya yeni başlayanların da çok rahat bir şekilde okuyabileceğine inandığım bir kitap. Fantastik severleri ise hem yormayacak hem de onların beklentilerini karşılayacak bir kitaptı bence.
Kitabın ilk yarısında olaylara hazırlık evresi vardı ve her ne kadar hazırlık olarak tanımlasam da kendini çok rahat okutuyordu. Ne olacak diye diye çeviriyordunuz sayfaları. Yazar dikkati kitapta tutmakta hiç zorluk çekmemişti. Son yarısında ise öyle olaylar patlak veriyor, öyle şeyler oluyordu ki zaten isteseniz de dikkatinizi kitaptan çekip başka bir şeye yöneltemiyordunuz. Kitabı okuduğu sırada bazı sebeplerden çok odaklanamasam da son yarısını bir günde bitirmiştim. Sonunda aslında bu kitaptaki ana olay tamamlanmış ve herhangi bir ekstrem olay olmamış olsa da diğer kitaba büyük bir merakla başladığımı da söylemeliyim. Karakterlere gelecek olursak, kitapta çok fazla karakter yoktu, yani en azından benim beklediğimden azdı. Farklı sarayların olması hepsinden en az bir kişiyi aklımda tutmam gerekiyormuş hissi yaratmıştı üstümde ancak hiç de öyle değildi.
