Zorlukları başarıyla atlatıp bir baş şef olma yolunda ilerleyen Adrianna, erkek arkadaşının soygunda öldürülmesine tanık olur ve hayatı bir süre korku içerisinde, kendini evine kapatmış olarak devam eder.
Peri masalı gibi bir düğünden ve güzel bir bebeğe sahip olduktan sonra mutlu bir hayat beklerken eşinin uyuşturucu bağımlılığı, sorumsuzluğu ve depresyonuyla uğraşıp bir yandan da kızını büyütmeye çalışan polis memuru Wyatt, karısının çocuğunun hayatını tehlikeye atması sonucu ondan boşanır ve kızını tek başına büyütmeye başlar. Ancak görüşme gününde eski eşi, kızını ondan kaçırır ve iki yıl boyunca kızını bulamaz.
Bir dilek çeşmesinin başında tesadüfi bir olay sonucu karşılaşan Wyatt ve Adrianna hayatlarının zorluklarını beraber atlatmaya başlarlar. Wyatt ın kızına giden yol, Adriannadan geçmektedir ve Adrianna nın yeniden yemek başlaması Wyatt ile gerçekleşebilir...
İçerisinde sürükleyici bir olayın da olması kitabı klasik romantik romanından uzaklaştırıyor. Evet Wyatt ve Adrianna birbirlerine çekim hissediyor, görüşüyorlar ve bana kalırsa fazla hızlı ilerleyen bir çekim oluyor. Her ne kadar bütün Amerikan romanlarında böyle olsa da yadırgamadan geçemiyorum. Wyatt ın kızını bulma süreci güzeldi, akıcı ve sürükleyici. Adrianna ise korkularını çok çabuk atlattı bana kalırsa.
Sade, bol diyaloglu, basit bir anlatımı olduğu için kısa sürede okunup, okuyamama durumundan çıkarabilecek kitaplardan biri.
