Merhaba sevgili okur
1940 yılında Naziler ailelerini tutukladıktan hemen sonra Almanya’dan kaçıp İngiltere’ye uzanan o zorlu yolu birlikte güçlükle aşmayı başaran ve hayatta kalmaya çalışan biri 10 biri 13 yaşında iki çocuk. Brigitte ve Daniel.. Acilen başlarında bir çatıya ihtiyaç duyan, düşman bir ülkede iki yabancı..Savaşın verdiği zorluklar yüzünden Daniel en sevdiği arkadaşından vazgeçmek zorunda kalır ancak gitmeden ona bir söz verir. Aradan yıllar geçse, zaman saçlarına aklar, yüzüne kırışıklar düşürse bile ne olursa olsun dönecek ve Brigitte’i bulacaktır. Yetmiş yıla rağmen Daniel sözünü tutmayı başaramaz. Son umudu, İkinci Dünya Savaşı’ndaki casusluk vakalarına ve kaybolan çocuklara özel bir ilgisi olan gazeteci Quenby Vaughn’dur. Ondan yardım ister fakat bu sorular da asla peşini bırakmaz.
Ayrılığın yüreklerde yaktığı ateş ne zaman söner? Hasretin dikenli bir tel gibi sardığı kalbin acısı ne zaman diner? Peki, ya ne olursa olsun söz vermişsek bir kez kavuşmaya, ne kadar ileri gidebiliriz verdiğimiz söz uğruna?
Gizemlerle dolu, duygusal, tarihi bilgilerle bezenmiş büyüleyici bir roman okudum. Aşkın, inancın, dostluğun savaşa ve yıkıma bile meydan okuyabileceğini gösteren geçmişle günümüzü birbirine bağlayan muteşem bir kurgu.
O dönemde Nazi Almanyasına sempati duyan birçok İngiliz vatandaşı varmış, Hitler için bilgi toplayan veya İngiltere'deki tesislere zarar vermeye çalışan insanlar.
Hatta casus olduğundan şüphelenilen kişilere ait elle yazılmış mektuplar mikrofotoğrafçılık görünmez mürekkep gizli kodlamalar kullanılmış. Çok güzeldi kesinlikle #arkadyakitap severlere tavsiyemdir.