Dilimdeki Acı

Monique Truong

Öne Çıkan Dilimdeki Acı Gönderileri

Öne Çıkan Dilimdeki Acı kitaplarını, öne çıkan Dilimdeki Acı sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Dilimdeki Acı yazarlarını, öne çıkan Dilimdeki Acı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
351 syf.
9/10 puan verdi
Sinestezi
Modern insanın evrimi, milyonlarca yıl süren, oldukça karmaşık ve halen aydınlatılmaya çalışılan bir süreçtir. İnsan beyni halen gelişimine devam ediyor. Beynimiz oldukça karmaşık görünmesine rağmen, sistematik bir biçimde çalışıyor. Öylesine ayrıntılı bir yapı ki bu; günümüzde halen bazı farklı işlevler keşfediliyor. Kısaca birkaç bilgi vermek
Dilimdeki Acı
Dilimdeki AcıMonique Truong · İletişim Yayınevi · 202029 okunma
"Dünya düzenli olarak bizi pas geçiyormuş gibi hissediyordum ama aslında öyle olmadığını da biliyordum."
Sayfa 274 - İlk Baskı, 2020, İletişim YayınlarıKitabı okudu
Reklam
"Adalet, ki babamın çalışma masasında duran küçük bir bronz heykeldi, elinde bir terazi tutmaktaydı."
Sayfa 44 - İlk Baskı, 2020, İletişim YayınlarıKitabı okudu
Kurtar bizi sözcükler!
Bizi kurtarabileceklerini düşündüğümüz için sözcüklere tutunurduk. “Anneciğim” sözcüğü bize bir çift el ve yüzümüzü gömüp saklayabileceğimiz bir kucak sağlamıştı. “Babacığım” ise gökyüzüne doğru çıkan bir asansör ve tünemek için geniş omuzlar. Belki de hepimizin ilk sözcüklerinin anlamı aynıydı: Kurtar beni! Bu sözcükler bir yakarıştı adeta, cevaplanmaları durumunda, hayatın bilinmeyen terörüne karşı kullanabileceğimiz cephaneliği oluşturmak için bir yığın sözcük daha öğrenme isteğimizi arttıracak bir dua gibiydiler. Sözcüklerin anlamlarında vazgeçmek, aslında sözcüklerin böyle bir kurtarıcı olma sözü vermedikleri olasılığını kabul etmek demekti.
Sayfa 102 - İletişim yayınları
"Geçmiş, tedavisi olmayan bir hastalıktı."
Sayfa 20 - İlk Baskı, 2020, İletişim YayınlarıKitabı okudu
Başlangıç
Her aile bir icattı. Bazı aileler makineydi. Bazı aileler budanmış ağaçlar ve ipek otlarıyla kaplı bahçelerdi. Diğerleri truva atı ya da buna benzer başka sanat eserleriydi. Genellikle ailemizin uğursuz bir şey mi, yoksa bir güzellik abidesi mi olduğunu bilemezdik çünkü bunu göremeyecek kadar yakındık. Bu aileleri kendimiz kuruyorduk ya da isteğimiz dışında kuruluyorlardı. Sadece yapabildiğimiz için çocuk yapıyorduk. Biyolojik yollarla ya da evlatlık, çocukların hepsi yardıma muhtaçtı ve kocaman vücutların içinde nasıl var olacaklarına dair kurabilecekleri çok az cümle oluyordu. Hepsi ya adapte olup büyüyebiliyor ya da ölüyordu. Hayatta kalmaya dair ilk derslerini evde alıyorlardı. Bazı çocuklar hiç büyümüyordu. Bazıları içine kapanıp kendi derisinin altında kayboluyordu. Bazısı güneş gibi ışıldıyor ya da ay gibi sakince parlıyordu. Makinelerimizi kurmamızın, bahçelerimize bakmamızın, sanat eserlerini yaratmamızın sebebş daha uzun yaşamaya dair duyduğumuz isteğin her şeyin üstünde oluşuydu, onları bu yüzden kendimize katıyorduk. Öldüğümüz zaman hiç kimse hatırlamasa da ailemizin yüzlerimizi hatırlayıp isimlerimizi tekrar edeceğini biliyorduk. Tıpkı bizim de yaşarken yaptığımız gibi. Fakat bencilce isteklerimizi kabullenmek konusunda başarısızdık. Yaptığımız her şeyi görkemli bir liste halinde sıralıyorduk. Sana bir hayat verdik diyorduk çocuklarımıza. Senin hayatını kurtardık diyorduk evimize aldığımız başkalarının çocuklarına. Her iki ifade de doğruydu. Her iki ifade de bir hikayenin kendisi değil, başlangıcıydı.
Sayfa 334 - İletişim yayınları
Reklam
37 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.