Din Bu 1: Tabu Can Çekişiyor

Turan Dursun

Öne Çıkan Din Bu 1: Tabu Can Çekişiyor Gönderileri

Öne Çıkan Din Bu 1: Tabu Can Çekişiyor kitaplarını, öne çıkan Din Bu 1: Tabu Can Çekişiyor sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Din Bu 1: Tabu Can Çekişiyor yazarlarını, öne çıkan Din Bu 1: Tabu Can Çekişiyor yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bununla birlikte Muhammed'in şu açıklaması ilginç: - "Yüce tanrı, yaratıkları yaratma işini bitirince, sırt üstü uzandı. O şuada bir ayağını, öbür ayağının üstüne koymuştu. Bunun benzerini yapmak hiç kimseye uygun değildir." (Bkz. Hafız Ebu Bekr Mu-lıammed İbnü'l-Hasan İbn Fûrek, Müşkili'l-Hadis, tahkik: Dr. Abdul'mu'tî, s.42.) "Ayak ayak üstüne atmak”, Tanrı'ya özgü sayıldığı için, insanların bunu yapmaları yasaklanır.
Muhammed’in bir açıklamasında da, “ARŞ”ın, “CENNET’in üstünde olduğu anlatılır.13 Peki “yer, gök, cennet yokken” nerede ve neyin üzerinde bulunuyordu bu “Tanrı’nın sarayıyla tahtı”? “ARŞ” neyin üzerindeydi o zaman?
Reklam
“Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz..” Diyanet çevirisidir bu. Ve bunu diyen söz, iki ayette aynen yer alıyor. (bkz. İnsan Suresi, ayet:30, Tekvir:29) Bu ayetlerin açıklamasıyla, insana, birşeyi yapma ya da yapmama özgürlüğü şöyle dursun, birşeye yönelme, birşeyi “dileme, isteme özgürlüğü”nün bile verilmediği son derece net bir biçimde anlatılıyor. Çünkü, bu ayetlere göre, herhangi bir konuda “Tanrı dilemeli” ki, “insan da dileyebilsin”. Insanın dilemesini, istemesini; Tanrı dilemiyor, istemiyorsa, Insan dileyemez, isteyemez.
Diyanet çevirisinde “Allah’ın azabının ve meleklerin tepelerine binip…” biçiminde bir anlam veriliyor. Ayetin sözleri, böyle bir anlama elverişli değil. Ayette, “Allah’ın azabının gelmesinden değil; KENDİSİ'nin "bulutlar içinde" gelmesinden söz ediliyor. Ayette açıkça yer aldığı halde, "Tanrı"nın bulutlar içinde gelmesi Tanrı’ya yakıştırılmadığı için, çeviriye yorum katılıyor ve “Allah’ın azabının…” deniliyor. Bu yorum, kimi Kur'an yorumlarında da var.
Bir “insan”ın -bu insan Âdem de olsa- 45-50 m. boyunda ola-mıyacağı açık. Yani gerçek anlamıyla “bilim”in hiçbir dalı bunu kabul etmez. Kur’an’ı, hadisleri, kısası “din”i “bilim”le bağdaştırma çabaları da boşuna bir çabadır.
Tam ezberliyordum ayet değişmiş
"Tanrı" aynı konuda, bir ayette bir şey söylüyor; başka ayette başka şey söylüyor. Örnek: Enfâl suresinin 65.ayetinde “Ey Peygamber! İnanırları, öldürüşmeye (savaşa) kışkırt!” dendikten sonra şöyle deniyor: "Sizin sabırlı 20 kişiniz, onlardan 200 kişiyi yener. Sizin 100 kişiniz, kafirlerden 1000 kişiyi yener. Çünkü onlar, anlamayan (geri zekâlı) bir topluluktur.” “Tanrı” burada, inanırları, kendilerinden sayıca 10 kat daha çok olan inanmazları yenecek güçte olduklarını açıkça bildiriyor. Ama daha sonra görüş değiştirmiştir. Bakın ne diyor: "Şimdi Tanrı sizden (yükü) hafifletti. Bildi-anladı (alimellahu)ki, sizde bir güçsüzlük vardır. Sizin sabırlı 100 kişiniz, onlardan (yalnızca) 200 kişiyi yener. Sizin 1000 kişiniz, Tanrı’nın izniyle, onların 2000 kişisini yener. Tanrı, sabredenlerle birliktedir." (Enfal Suresi, 66. ayet. )
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.