Bir “insan”ın -bu insan Âdem de olsa- 45-50 m. boyunda ola-mıyacağı açık. Yani gerçek anlamıyla “bilim”in hiçbir dalı bunu kabul etmez. Kur’an’ı, hadisleri, kısası “din”i “bilim”le bağdaştırma çabaları da boşuna bir çabadır.
"Tanrı" aynı konuda, bir ayette bir şey söylüyor; başka ayette başka şey söylüyor. Örnek:
Enfâl suresinin 65.ayetinde “Ey Peygamber! İnanırları, öldürüşmeye (savaşa) kışkırt!” dendikten sonra şöyle deniyor: "Sizin sabırlı 20 kişiniz, onlardan 200 kişiyi yener. Sizin 100 kişiniz, kafirlerden 1000 kişiyi yener. Çünkü onlar, anlamayan (geri zekâlı) bir topluluktur.”
“Tanrı” burada, inanırları, kendilerinden sayıca 10 kat daha çok olan inanmazları yenecek güçte olduklarını açıkça bildiriyor. Ama daha sonra görüş değiştirmiştir. Bakın ne diyor: "Şimdi Tanrı sizden (yükü) hafifletti. Bildi-anladı (alimellahu)ki, sizde bir güçsüzlük vardır. Sizin sabırlı 100 kişiniz, onlardan (yalnızca) 200 kişiyi yener. Sizin 1000 kişiniz, Tanrı’nın izniyle, onların 2000 kişisini yener. Tanrı, sabredenlerle birliktedir." (Enfal Suresi, 66. ayet. )
Kısacası : Bir şeyin " insanlık dışı " olması, İslamcının umurunda değildir. Elverir ki " islam dışı " olmasın. " İntikam " a, " Tanrı için işkence etme " ye de böyle bakar İslamcı.
Şu da unutulmamalı : İnananın nasıl " inanma hakkı " varsa, inanmayanın da " inanmama hakkı " vardır. İnsanoğlunun aklına, bilime " özgürlük " tanımak bunu gerektirir.