Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

İslamda Toplum ve Laiklik

Din Bu-3

Turan Dursun

Din Bu-3 Sözleri ve Alıntıları

Din Bu-3 sözleri ve alıntılarını, Din Bu-3 kitap alıntılarını, Din Bu-3 en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bir şeyi görmek için ışık gerekli, karanlıkta bir şey görülemez ve kolay kolay bulunamaz. Ele aldığımız konuların ışığı da kaynaklar ve belgelerdir. Bu ışık tutulduğu zaman her şey açığa çıkar.
Atatürk bana göre dünyaya eşine az rastlanır bir biçimde la­ikliği getirmiştir. Yüzyıllara ancak sığabilecek nitelikteki devrimlerini kısa ara­lıklarla getirebilmiştir. Yaşamamıştır, yaşatılamamıştır. Çünkü onun getirdikleri çok kimselerin çıkar alanlarıyla çatışmıştır. Yaşamasına olanak vermemişlerdir.
Sayfa 221 - Kaynak Yayınları Birinci Basım: Ekim 2006Kitabı okudu
Reklam
Din kurallarında “değişmezlik” temeldir. Kurallar durağandır. İnsanlar ve toplumlarsa, yaşamlarıyla birlikte sürekli bir değişme içindedirler. Değişmeyen kurallar, her an değişen ve gelişen yaşamın gereksinimlerine karşılık vermezler. Karşılık veriyormuş gibi gösterilseler de.
Sayfa 128 - Kaynak YayınlarıKitabı okudu
Şunu hemen belirteyim o sol kitapları okuduğum için inancımda sarsılma olmuş değildir. Yani onun hiç mi hiç etkisi olmadı. Bende inanç devrimi neden oldu? Ya da neden inançsızlık oluştu? Onu belirteyim. Doğubilime yönelmiştim. Çok bü­yük kütüphanelere gittim. O zaman ben İslamın kökenini gördüm, okudum. Söy­lencelerde de okudum. Bir gün Sümer efsanesi ile karşılaştım. Sümerlerde bir Tufan efsanesi. Baktım Tevrat'ta var, Kur'an'da var. Bu bir efsane, Sümer efsane­ si, nasıl olur da Tevrat'ta, Kur'an'da olabilir? Milattan Önce 3 bin yıllarında ka­leme alındığı sanılıyor. İslamdan, hatta Tevrat'tan çok önce. Peki bunlardaki olan, Kutsal kitaplarda ne arıyor? Sonra Hammurabi Yasaları'nı aldım, onunla Tevrat arasında karşılaştırma yaptım. Baktım Hammurabi Yasaları'nın kimi mad­deleri Tevrat'ta aynen geçmiş, ondan sonra Kur'an'a da yansımış. Peki bu ne? Bunlar Allah sözüyse? Yani sarsılmalar benim öyle başladı.
Sayfa 220 - Kaynak Yayınları Birinci Basım: Ekim 2006Kitabı okudu
Barış, "gök"ten gelmez. Evrene ve insana doğru bakış sorunudur. Geniş anla­mıyla "insanlaşma"ya dayalı olarak gerçekleşir.
Sayfa 134 - Kaynak Yayınları Birinci Basım: Ekim 2006Kitabı okudu
Tevrat'ta Sünnet!
Tevrat'ın Tekvin bölümünde şunları okuyoruz: "Ve Allah İbrahim'e şöyle dedi: Sen ve senden sonra soyundan gelenler, ah­dimi tutacaksınız. Seninle ve senden sonra soyundan gelecek olanlarla benim aramdaki, uymanız gereken sözleşme (ahd) şudur: - Aranızda her erkek sünnet edilecektir. Gulfe etinizde (yani erkeklik organı­nın ucundaki deriyi keserek) sünnet olunacaksınız. Bu, sizinle benim aramdaki sözleşmenin belirtisi olacaktır." (Tevrat, Tekvin, Bap 17: 9-11.) Yine burada açıklandığına göre, Efendi Tann'nın (Rabb) buyruğu odur ki, ço­cuk sekiz günlükken sünnet edilmelidir. (Bkz. Tekvin, Bap 17:12.) Tevrat'ın bu açıklamasına göre, "Tanrı" ile İbrahim ve "zürriyet"i arasında bir "AHD", yani bir SÖZLEŞME olmuştur. "Sünnet" de bu sözleşmenin vazgeçile­meyecek bir gereğidir. Incil'deyse "sünnet", gerekli görülmez. Ve İbrahim'in, "sünnetsiz"ken "iman"ının geçerli olduğu anımsatılır. (Bkz. Pavlus'un Romalılara Mektubu, 4: 9-11.)
Sayfa 41 - Kaynak Yayınları Birinci Basım: Ekim 2006Kitabı okudu
Reklam
Ne denli yorumlar yapılırsa yapılsın; gerçek o ki, Kur’an, yalnızca Araplara seslenir. Araplardan başkasını “muhatab” almamıştır. Ayetlerin açık anlatımları buna tanıktır. Dahası: Kur’an, başlangıçta Arapların tümüne de seslenmemiştir. En’am Suresi’nin 92. ve Şura Suresi’nin 7. ayetlerine göre Kur’an’ın seslendiği kesim, “Mekke ve çevresi”dir.
Sayfa 35 - Kaynak YayınlarıKitabı okudu
- İbrahim, çocuğunu kurban etmek, kesmek için bir "düş"ü nasıl kanıt say­mış? Bunun Tanrı'dan olabileceğini nasıl (daha doğrusu niçin) düşünmüş? " Bu oğlanı bir armağan olarak veren Tanrı'ysa nasıl olur da yatırıp kesmesini buyu­ rur? Böyle ARMAĞAN olur mu? Tanrr'nın amacı armağan vermek mi cinayet iş­letmek, öz çocuğunu kestirerek sonsuz acılara gömmek mi?" diye neden düşün­ memiş? - Burada olduğu gibi başka konularda da, Kur'an'da Tanrı'nın insanları dene­ diğinden söz edilir. Tanrı'nın denemeleri kime karşı, niçin? Bir şey öğrenmeye, ya da kanıtlamaya gereksinimi mi var?
6 milyar yıl önce Dünya var mıydı ve böyle miydi? Gezegenimizin doğumundan sonraki, hiçbir canlının yaşamadığı, yaşayamadığı bir ortam düşünün. Baştan başa ateş. "Tek hücreli canlı" nın bile meydana gelmesi için bir buçuk milyar yıl beklemek gerekmiştir. Sözü edilen o "düzenleyici" neredeydi o zamanlar? Bugünkü hayranlıkla bakılıp görülen ve "Yaratan"ına kanıt sayılan canlıların, özellikle İnsan'ın, olsa olsa ancak birkaç milyon yılın ürünü olduğu bilimsel araştırmalarla ortaya konuyor. Dünya ise yaklaşık 5 milyar yıllık.
Sayfa 196Kitabı okudu
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, lâiklik alanında, açtığı yaralar kolay onarılamayacak bir açmaza sokulmuştur. Atatürk Türkiyesi'nde bunun olması ne denli acıdır! Atatürk yaşıyor olsaydı ne derdi acaba? Laikliğin böylesine kuşa çevrildiğini görseydi?
Sayfa 124Kitabı okudu
Reklam
Gençlik...
Gençlik, laikliğin, barışın koşullarının sağlandığı ortamda sağlıklı biçimde geliştirilebilir ancak. Başka ortamda bu mümkün değildir. Atatürk'ün "Cumhuri­yeti emanet ettiği" gençlik, bu ortamda erginliğine ulaştırılmış gençliktir. Ne "din" uyuşturucularıyla uyuşturulup koyunlaştırılmış olan, ne "din, Tanrı, cihad" kışkırtmalarıyla coşturulup Haşan Sabbah’ın fedaileri durumuna getirilmiş olan, ne de önce ellerine silah verilip vuruşturulmuş, sonra da korkutulup serseme çev­rilmiş olan gençliktir. Düşünce ve beden sağlığına özenle bakılmış, en değerli varlıklar olarak yetiştirilmesine, gereksinimleri yerine getirilerek çalışılmış olan gençliktir o gençlik.
Sayfa 135 - Kaynak Yayınları Birinci Basım: Ekim 2006Kitabı okudu
"Hayat, herhangi bir doğa dışı etkenin müdahalesi olmaksızın dünya üzerinde doğal ve zorunlu bir kimyasal ve fiziksel olaylar dizisi sonucudur"
Sayfa 12 - Kaynak Yayınları Birinci Basım: Ekim 2006Kitabı okudu
Kölelik...
Çağımızın insanı, ulaştığı aşama nedeniyle bugün "köle"yi, "kölelik kurumu"nu kabul etmez. Bu kurumu, insanlardan kimini "köle" görmeyi, böyle nite­lemeyi "insanlık dışı" sayar. Ne var ki, herkesin bildiği gibi insanlığın geçmişinde bu kurum vardır. Tarihte "köleci toplum" yaşamı, uzun süre yaşanmıştır. Bu toplum yaşamında "insan" ol­duklarına bakılmaksızın kimi insanlar birer "mal" sayılmış, alınıp satılmışlardır. Bu artık gerilerde, çok gerilerde kalmıştır. Ama "din"lerde, inançlarda yok ol­mamıştır. Özellikle "Sami dinler"in, en başta da Yahudilik ve İslam dinlerinin "kutsal kitap"larında ve "şeriat"larında hep yaşayagelmiştir. Bu dinlerde kölelik kurumu, bugün de vardır, bunlar silininceye dek yarın da olacaktır. Neden ki "kutsal kitap" doğmaları ve "ŞERİAT'lar değişmez. Değişmezlik, donmuşluk bunların temel özelliğidir. "Zamanın değişmesiyle hükümler de değişir" türünden kural kabul edilir gibi bir tutum gösterildiğine de tanık olunmuştur, ama bu bir yutturmacadır. "Köleci toplum" yapısında "kutsal kitap"lara birçok kural ve ilke olduğu gibi geçmiştir. Bunların içinde de "köle, sahibinin malıdır" ilkesi vardır.
Sayfa 17 - Kaynak Yayınları Birinci Basım: Ekim 2006Kitabı okudu
Prof. Dr. İlhan Arsel'in Şeriat ve Kadın adlı kitabı
Prof. Dr. İlhan Arsel'in Şeriat ve Kadın adlı kitabı şimdiye dek yazdığı kitapları gibi son derece de­ğerli, titiz bir inceleme, araştırma ürünü. Sağlam, dürüst bir bilim adamının değer­lendirmesi olarak, ele alınanların hepsi sağlam kaynaklara dayalı. Yürekli, daha güzel bir dünya hazırlanmasına yönelik, ışık tutucu ömek bir çalışma. Kitap, yüz­ yılımızın kitabı olacak nitelikte. "
Sayfa 61 - Kaynak Yayınları Birinci Basım: Ekim 2006Kitabı okudu
Kâbe üzerinden kuşların uçmasına izin vermediği söylenen "Tanrı" ABD'nin savaş uçaklarına izin veriyor!
Sayfa 171Kitabı okudu
302 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.