"En ahmakça hurafelerden birisi, bilim adamlarının 'İnsan imansız yaşayabilir' şeklindeki hurafesidir."
"Hakikî din, insan ile onu kuşatan sonsuz hayat arasında ilişkinin kurulmasıdır ve insanın hayatını bu sonsuzlukla birleştirerek ona hareketlerinde yol göstermektir."
Çok muhtemel ki, kendi kârları için insanların hayatlarını mahvedenler kamuoyu tarafından kınanabilir veya düzeltmeler yapmaya zorlanabilir. Fakat, insanlar dinlerine bağlanmadığı ve eylemlerini Allah'ın değil insanların huzurunda işlediği sürece, belki bir açıdan insanların hayatını korumak için değişiklikler yapacaklar, fakat başka bir yerde insan hayatını en kârlı malzeme olarak yine kullanacaklardır.
Günümüz dünyasının insanları, ondokuzuncu yüzyıl tek-
nolojisinin gözalıcı, eşine rastlanmadık ve muazzam başarılarına rağmen hayatlarından lezzet alamıyor.
Şüphesiz ki, tarihin hiçbir döneminde ondokuzuncu yüzyıldaki kadar maddî başarıya —meselâ, insan tabiatının kuvvetlerinin fethi gibi— ulaşılmadı. Fakat yine şüphesiz ki, tarihin hiçbir döneminde, giderek canavarlaşan şimdiki Hıristiyan dünyamızdaki kadar ahlâksız, insanın hayvani ihtiraslarına hiçbir kısıtlamanın getirilmediği bir hayat yaşanmadı. Ondokuzuncu yüzyılda ulaşılan maddî ilerleme gerçekten muazzam; fakat bu ilerleme, Attila, Cengiz Han veya Neron'un zamanında bile şahit olunmayan şekilde ahlâkın en temel şartlarını ihmal etme pahasına satınalındı ve halen de satmalınıyor.
Hakikî anlamda iman hiçbir zaman akla muhalif olmayacağı ve mevcut bilgilere ters düşmeyeceği için, onun özellikleri zannedildiği gibi ve "Credo quia absürdüm" diyen Kilise Papazlarının ifade ettiği gibi tabiatüstii veya akıldışı olamaz. Bilakis, hakikî imanın şartları ispat edilemese bile, akla muhalif veya
insanların bilgilerine ters hiçbir şey barındırmadığı gibi, hayatta karşılaşılan ve imanî esaslar olmaksızın akla muhalif veya çelişkili görünecek şeyleri izah etmektedir.
Ruhban sınıfı, din takipçilerini yüzüstü bırakıyor ve bu sefer din takipçileri bilimin safına geçerek dine zarar veriyor.*
* İnan kimselerin bilimin safına geçmeleri Hristiyanlık için olumsuz olabilirken İslam için gayet olumlu bir neticedir. Hristiyanlıkta değiştirmeye kaynaklı olarak pek çok şey bilimle çelişirken İslam'da durum böyle değil, aksine eğer Müslümanlar uyanık olsaydı bilim dinle açıklanabilirdi. Biz bunu İslam için uyarlayacak olursak ''popüler bilim'' veya ''kulaktan dolma bilim'' ile İslam'a zararlar veriyorlar.
bkz.