Din, Siyaset ve Kadın İran Devrimi

Serpil Sancar Üşür

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
AKP hükümetinin İslamcılığı "halkı dindarlaştırma" ve "İs­lam dinine kamusal görünürlük kazandırma" politikaları aracılı­ğıyla devlet ile dini iç içe geçirdi; zaten demokratik refleksleri iti­bariyle zayıf olan siyasal toplumu asimetrik biçimde Sünni İslam siyaseti üzerine oturttu. Artık kimse "laik Cumhuriyet"ten bah­setmiyor; laiklik unutuldu. AKP İslamcılığının Cumhuriyet'in laiklik anlayışını değiştirerek yerine yeni bir tür "laik devlet" oluşturması sessizce kabullenilmiş görünüyor.
Sayfa 15
1963 olaylarının sonunda ilan edilen sıkıyönetim ayaklanma sorumlularını hızla yargılamaya başladı. Tutuklananlar arasın­da Humeyni de vardı ve idam istemiyle yargılanıyordu. Aye­tullah Şeriatmedari ve Milani ile bütün ayetullahlar birleşerek Humeyni'nin ayetullah mertebesine yükseltildiğini açıkladılar. Ayetullahlık makamı tutuklanma ve idam edilme karşısında dokunulmazlığı olan tek makamdı. Böylece Humeyni serbest bırakıldı, fakat kısa süre sonra Türkiye'ye sürgüne gönderildi.
Sayfa 77
Reklam
Biyolojik determinizm olarak adlandırılan bu yaklaşım cinslerin yeteneklerinin , yönelimleri­nin , becerilerinin biyolojik nedenlerle farklılaştığını söyleyerek cinslerin eşitliğinden çok, tamamlayıcılığından söz etmekte, böylece kadın ve erkeği farklı rollerle donatmaktadır. İslam ide­olojisi de biyolojik determinizm yaklaşımının özgün bir biçimi olarak ortaya çıkmakta ve cinsler arası farklılık ve eşitsizliği do­ğal olduğu gerekçesi ile savunmaktadır.
Sayfa 38
Evet ne kadar adil olduğunu görüyoruz
Humeyni, "Tanrı" tarafından vahyedilen ilahi yasaların mut­lak, ebedi doğrunun ve toplumsal düzenin kuralları olduğunu vurgular. İnsanların mutluluğu ancak toplumun bu kurallara uygun biçimde düzenlenmesi ile mümkündür. İslam'ın kuralları (şeriat) insan hayatının her alanını düzenleyecek normlar ge­tirmektedir. İlahi kuralların bir norm önermediği en küçük bir alan bile yoktur. Toplum insanlar tarafından yapılan yasalarca değil, bu "ilahi" yasalarca yönetilirse ancak adil bir toplum olur.
Sayfa 55
Seçim Yasası doğrudan ulemanın mali gücünü etkilemiyor­du, ama daha önemli bir konuda, ulemanın ideolojik alanda güç kaynaklarını zayıflatıyordu. Kadınların erkekler gibi seç­me ve seçilme haklarına sahip olmaları kadının, sosyal haya­ta müdahale etmesi anlamına geliyordu. Gayri müslimlere oy hakkı verilmesi de söz konusuydu. Humeyni ve Milani gibi din adamlarının Seçim Yasasına tepkisi sözel olarak İslam'ın temel kurallarına aykırılık noktasında yoğunlaşıyordu. Fakat 1979 Devrimi sonrasında kurulan İslam cumhuriyetinde kadınların oy hakkına sahip olduklarını düşünürsek ulemanın muhalefet nedeninin sadece görünüşte kadınlara oy hakkı tanınmasından kaynaklandığını söylemek çok yanlış olmayacaktır. Kadınların oy hakkı sadece bir araç olarak kullanıldı; gerçekte karşı çıkılan ise, Şah'ın Batı tipi reform önlemleriyle İslam'ı sosyal ve kül­türel hayatta geriletmeyi hedefleyen politikasıydı. Ulema, Batı taklidi reformların ülkede yabancı egemenliğine yol açacağını, Batı emperyalizmine kapı açacağını ileri sürmekteydi.
Sayfa 75
Reklam
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.