Atatürk’ün Kaleminden-1

Din ve Laiklik Üzerine

Mustafa Kemal Atatürk

Quotes

See All
sjjsjsjsjsj
Yüce saltanat ve hilafet makamının ve soylu milletinizin hayatımın son nok­tasına kadar daima koruyucusu ve sadık bir ferdi gibi kalacağımı tam bir bağ­lılıkla arz ve temin eylerim. Kulları Mustafa Kemal 8­-9 Temmuz 1919 Hükümdar Hazretlerinin Saray Dairesi Yüksek Başkâtipliği Aracağıyla Padişah Hazretinin Katına telgraf
Hayatın Doğuşu ve Evrim.
Bilinir ki, genellikle hayat hakkında bugün kabule değer görülen teori şudur: Hayat, herhangi bir tabiat dışı etkenin müdahalesi olmaksızın, dünya üzerinde tabiî ve zorunlu, bir kimya ve fizik süreci sonucudur. Hayat sıcak, güneşli, sığ bataklıkta başladı. Oradan sahillere ve denizlere yayıldı; denizlerden tekrar karalara geçti. İlk hayvan denizlerde balık ve karalarda çeşitli kemikli yaratıklar oldu; bunlar çeşitli uzun devirlerde şekilden şekile olgunlaştılar. Şimdi insanların nereden, ve nasıl geldiği hakkındaki görüşü tespit edelim: İnsanlar sularda kaynaşıp çırpınan bir varlıktan bugünkü şekline geldi. İnsanın bugünkü yüksek zekâ, kavrayış ve kudreti milyonlarca ve milyonlarca kuşaktan geçerek hazırlandı. Artık insan bugün, tabiatın sonsuz büyüklüğüne ve tabiat içinde kendi türünün geleceğine gittikçe büyüyen bir irade ve bilinçle bakıyor. Ağustos 1930 Aktaran: Afet İnan, Atatürk Hakkında Hatıralar ve Belgeler, Türkiye İş Bankası Yayınlan, 1984, s.277-278.
Reklam
Yeni hükümetin dini olacak mı?
(…) Açıkça söyleyeyim ki, bu soruyla karşılaşmayı hiç de istemiyordum. Çünkü, pek kısa olması gereken karşılığın o günkü koşullara göre ağzımdan çıkmasını henüz istemiyordum. Çünkü, uyrukları arasında çeşitli dinlerden topluluklar bulunan ve her dinden olanlar için adaletli ve eşit işlemler yapmak ve mahkemelerinde adaleti, kendi uyruğuna ve yabancılara eşit olarak uygulamakla yükümlü olan bir hükümet, din ve düşünce özgürlüğüne saygı göstermek zorundadır. Hükümetin bu doğal niteliğini, kuşkulu anlam çıkmasına yol açacak niteliklerle sınırlamak elbette doğru değildir. "Türkiye Devletinin resmi dili Türkçedir" dediğimiz zaman bunu herkes anlar. Hükümetle yapılacak resmi işlerde, Türk dilinin kullanılması gereğini herkes doğal sayar. Ama, "Türkiye Devletinin dini, İslam dinidir" cümlesi, böyle mi anlaşılıp kabul edilecektir? Bunun, elbette açıklanması ve yorumlanması gerekir. Efendiler, gazetecinin sorusuna karşı: "Hükümetin dini olamaz!" diyemedim; tersini söyledim: "Vardır efendim, İslam dinidir" dedim. Ama hemen: "İslam dininde düşünce özgürlüğü vardır" diye sözlerimi açıklamak ve yorumlamak gereğini duydum. Demek istedim ki hükümet, düşünce ve inançlara saygı göstermekle bağımlı ve yükümlüdür. (…) 15-20 Ekim 1927 Nutuk, c.II, s.937-957.
Bizim dinimiz İslam dini, en makul, en tabii bir dindir ve ancak bundan dolayıdır ki son dindir ve en mükemmeldir. Tabii olabilmek için makul olması lazımdır. Akla, ferasete, muhakemeye, mantığa, ilme ve fenne, hepsine tama­men uygun olması lazımdır ki, uygundur.
Muhammed’in Peygamberliği.
Muhammedin Peygamberlik vazifesinin nasıl başladığını izah etmek en nazik ve en müşkül meseledir. Muhammedin bir melek ile ve Allah ile hakikaten konuşmuş olduğu kanaatında bulunanlar olduğu gibi, Muhammedin, isteyerek böyle söylediğini de ileri sürenler olmuştur. Bu faziyeleri bir tarafa bırakmak ve meseleyi ilim ve mantık çerçevesi içinde
Reklam
ABD Büyükelçisinin Raporunda Atatürk'ün Din Üzerine Anlattıkları
Ben de O'nun Kur'an'ın Türkçe okunmasını o kadar tazyik etmesinin sebebinin Kur'an'ı Türkler arasında geniş ölçüde itibardan düşürmek olduğu neticesine o derece vardım.
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.