Dini Ve İctimai Meseleler

Rızaeddin Bin Fahreddin

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Din Zorlaştırıldı
Din-medeniyet ilişkisi Rasül-i Ekrem, sahâbe ve tâbiün dönemlerinde İslâm dini kolaydı. Dağ-taş aralarında mallarını güden pek çok Arap Rasülüllah'ın huzuruna gelip iman eder ve bir saat kadar kaldığı mecliste, kendisi için gerekli şeyleri öğrenip giderdi. Bugünse, dini öğrenmek için, o kadar paralar, aylar ve yıll harcanır da, pek çok kişi ilim yuvalarından birşey anlamadığı gibi bir de kafaları karışmış halde çıkar. Bu da İslâm dini adıyla, din'den olmayan şeylerin okutulmasındandır. Rasül-i Ekrem, İslâm dinini tebliğ etti ve ona sımsıkı sarılmayı öğütlediyse, bununla ömür boyu seccade üzerinde oturmayı, beşer-onar bin tesbih çekmeyi, güç yetirilemeyen nafileler kılmayı teklif etmedi.
Sayfa 286
Müslüman Toplumunda Kadının Yerindeki Değişim ve Sebebi
Kadınları eğitmek Bu bahisten maksat, kadınların zahiri terbiyeleri değil, bâtıni ve manevi olan zihin ve ahlâk terbiyeleridir. Toplumsal dayanışma kaidesine ve “Erkekler kadınlar üzerine kavvâmdırlar (hakim dururlar); çünkü, bir kere birini diğerinden üstün yaratmıştır” (Nisâ/34) ayetine göre, kadınların ahlaklarını ve kalplerini terbiye etme
Sayfa 308-309
Reklam
Bazı Bid'atlar
Aşure taziyeleri, aşure bayramları, regâib, berat, zuhr-i âhir, kadir namazları; kabir sadakaları; ölünün üçüncü, yedinci, kırkıncı ve yıldönümü günleri için ziyafet vermek, muayyen günlerde özel olarak toplanıp belli sayıda zikirler yapmak, zikirleri tesbihle (töymö) saymak, (17) gerek okuyanların, gerekse de okutanların para verildiğini bilmelerine rağmen hatim yapmak ve yaptırmak... gibi amellerin çoğu sufiler ve mutasavvıflarca ihdâs edilen ve sakınılması gereken bid'atlardandır. (17) Zikir dünyevi değil, dini ve sevaplı bir iş olduğundan, Rasülüllah'tan rivayet edilen şeklin dışında yapmak hakiki manasıyla bid'at olur. Tesbih kullanma âdeti de Rasülüllah'tan menkul olmadığı gibi, asr-ı saadette de olmadığı bilinmektedir. el-Menar sahibine (Reşid Rıza) göre, tesbih, Hindistan brahmanlarından hristiyanlara, onlardan da müslümanlara geçmiştir. Süyüti, el-Münha fi's-Sübha adında bir risale yazıp tesbihin aslının olduğunu isbatlamaya çalışmışsa da, sonucu, aslının olmadığını isbatlamaktan ibaret olmuştur.
Sayfa 270
Rakibinin Sadece Kötülüklerini Görme Hastalığı
Dünyada pek devasız ve bozuk bir adet vardır: Bir mezheb ve mesleğe uyan kişiler; kendilerine aykırı düşen fırkalar hakkında konuşurken onların faziletlerini, güzel yönlerini gizleyip insanlara söylemezlerken, en ufak bir uygunsuzluklarını büyüterek pirelerini deve yaparlar, kusur olabilecek şeylerini dünyaya teşhir ile, ufak tefek tevcih ve tevillerle düzeltilmesine önem vermezler; çoğu zaman da muhaliflere bütünüyle asılsız şeyler isnat ederler. Böyleleri, yaptıkları hakkında “Kendi mezhebine çekmek ve başka mesleklerden döndürmek bundan başka bir yolla mümkün değildir” diye özür gösterseler de bu özür kabahattan daha büyüktür. Dünyada bu şekildeki aldatmalara, iftira ve bühtanlara müsade edecek tek bir din ve felsefe olmasa gerektir.
Sayfa 410
Alimler Sorun Değil Çözüm Üretmeli
Alimlerin, özellikle de müctehidlerin görevleri, yalnızca selbi (bir şeyin şeriata uygun olmadığını söylemek) olmayıp icabi (çözüm üretmek) de olmalıdır. "Bu iş uygun değildir", "Şu iş doğru değildir" demekle yetinmeyip, "Falan iş şeriata uygun değildir; ama, aynı işi görecek şu iş tamamen caizdir" demektir.
Sayfa 137
Reklam
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.