Tanrı’nın mevcut olup olmadığı konusuna oldukça kayıtsız kalabilen insanların, tutkuyla Tanrı’nın varlığına inanan ya da aynı tutkuyla onu inkâr eden insanları hor görme hakları yoktur. Ne Tanrı’nın varlığına inananların ne de inanmayanların, bu tartışmanın anlamsız olduğuna karar verenleri küçümseme hakları vardır.
Bir dili paylaşmak, nesnellikleri paylaşmak değil, bazı tercihler üzerinde anlaşmaktır. Bu tercihler aracılığıyla varılan anlaşma, yeni bir paradigmaya, araştırmayı tek bir söz dağarcığı İçine hapsolmaktan kurtarma kabiliyetine sahip yeni bir "dil oyunu'na yol açar.
İnsanın tinsel ilerlemesi, çoğunlukla, daha geniş, daha özgür olan ve bilhassa geliştirdiği kimliği kaybetme korkusu olmayan bir “ben” yaratımına bağlıdır.
Bugün artık Tanrı'yı, tarihin hareketsiz temeli olarak düşünemeyiz, çünkü böylesi bir Tanrı hakikati artık, bilginin amaçları arasında değildir: Hakikat arayışının yerine, dayanışmamın, iyi likseverliğin ve ironinin peşinde koşuyoruz.