Gotama Budha'dan Hristiyanlığın Doğuşuna

Dinsel İnançlar ve Düşünceler Tarihi (Cilt II)

Mircea Eliade

Dinsel İnançlar ve Düşünceler Tarihi (Cilt II) Quotes

You can find Dinsel İnançlar ve Düşünceler Tarihi (Cilt II) quotes, Dinsel İnançlar ve Düşünceler Tarihi (Cilt II) book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Budha, öğretisini sistemleştirmeye asla yanaşmadı. Yalnızca felsefi sorunlarla ilgili konuşmayı reddetmekle kalmadı, öğretisinin birçok temel noktası, örneğin nirvanaya ulaşan kutsal kişinin yaşayış düzeni hakkında da görüşlerini açıklamadı. Bu suskunluk, çok erken dönemlerden itibaren farklı yorumlara olanak tanıdı ve daha sonra da çeşitli okulların ve mezheplerin ortaya çıkmasına yol açtı. Budha'nın öğretisinin sözlü olarak nakledilmesi ve Yasanın yazıya geçirilmesi birçok sorunu gündeme getirmiştir ve bir gün bunların tatmin edici bir biçimde çözüleceğini ummak boşuna olur. Ama Budha'n "gerçek çağrı"sını bütünlüğü içinde yeniden oluşturmak olanaksız görünse de, en eski me tinlerin bile onun selamet öğretisini köklü değişimlere uğramış bir halde sunduğu sonucuna varmak da abartılı bir yaklaşımdır.
Sayfa 106
Kafatası Tapımı
Arkeolojinin, kafatası tapımının yayılmasını ve sürekliliğini doğrulaması da en az bu denli önemlidir. Yorkshire'da bulunan, MO XVIII. yüzyıla ait stilize kafalarla süslenmiş kireçtaşından silindirlerden ortaçağa gelinceye kadar, Kelt kabilelerinin oturduğu bütün bölgelerde kafatasları ve "kesik baş temsilleri bulgulanmıştır. Kovukların içine yerleştirilmiş veya tapınakların duvarları içine sokulmuş kafatasları, taştan yontulmuş kafalar, kaynak sulan içine batırılmış sayısız ahşap tasvir gün işığına çıkarılmıştır. Ama kafataslarının dinsel önemi klasik yazarlar tarafından ortaya konmuştur ve kilisenin yasaklarına aldırmadan, "kesik baş"ın yüceltilmesi ortaçağ efsaneleriyle Ingiliz ve Irlanda folklorunda önemli bir rol oynar. Kesinlikle kökleri tarihöncesine uzanan ve birçok Asya kültüründe XIX. yüzyıla kadar yaşayan bir tapım söz konusudur. "Kesik baş"ın başlangıçtaki büyüsel-dinsel değeri, semen virile'in lersuyu ilk kaynağını ve "aklın" barınağını kafatası içine yerleştiren inançlar tarafından daha sonradan güçlendirilmiştir. Kellerde kafatası, tanrısal kökenli kutsal bir güçün biriktiği yerdi; bu güç, sahibini her türlü tehlikeye karşı koruyor ve ona sağlık, zenginlik, zafer saglıyordu.
Sayfa 162
Reklam
İnsan
Insanın Titanların küllerinden doğması miti ise geç dönemden (MS I.-II. yüzyıllar) birkaç yazar dışında hiçbir yerde açıkça bulgulanmamıştır. Ama Dionysos Zagreus mitsel-ritüel senaryosuna ilişkin olarak göstermeye çalıştığımız gibi daha eski kaynaklarda da bu konuya göndermeler bulunur. Bazı bilginlerin kuşkuculuğuna karşın, Pindaros'un "antik bir yasın kefaretinin ödenmesi" ifadesin de ve Yasalar'ın "eski Titan doğasını gösterenlere ilişkin bir bölümünde insanın Titan kökenli doğasına göndermeler görülebilir. Olympiodoros'un verdiği bir bilgiye göre, Platon'un öğrencisi Ksenokrates bir "zindan" olarak algılanan beden kavramını Dionysos ve Titanlarla birleştiriyordu.
Sayfa 222
Vaftiz
Vaftiz, deniz canavanıyla yapılacak dövüş için engin suların dibine iniştir; bunun ilk örneği, Mesih'in Şeria Nehri'ne inişidir. Yüklenen bir diğer değer, tufanın karşıt tipi olarak vaftizdir. lustinos'a göre, Isa Mesih, yani Yeni Nuh, Sular'dan zaferle çıkmış ve yeni bir ırkın önderi olmuştur. Vaftizdeki çıplaklığın da hem ritüel, hem metafizik bir anlamı vardır: Adem'in cennetten kovulduktan sonra sırtına geçirdiği eski yozlaşma ve günah giysisinin terk edilmesi söz konusudur.
Sayfa 455
Kısaca Ortodoksluk
Kısaca ortodoksluk: 1) Eski Ahit'e ve belgelerce dogrulanmış havari anlatılarına baglilik; 2) Mitolojileştirici imgelemin aşırlıklarına karşı direnç; 3) Sistemli düşünceye (demek ki Yunan felsefesine de) saygı; 4) Toplumsal ve siyasal kurumla ra, kısacası Roma dehasına özgü bir kategori olan hukuksal düşünceye verilen önemle tanımlanır. Bu unsurların her biri önemli teolojik yaratımlara kapı aralamış ve kilisenin zaferine şu ya da bu ölçüde katkıda bulunmuştur. Bununla birlikte bu unsurların her biri, verili bir anda, Hıristiyanlığın tarihinde kimi zaman büyük tehlikeler yaratan krizlere yol açmış ve ilk Hıristiyanlık geleneğinin yoksul laşmasına da neden olmuştur.
Sayfa 454
Epikuros
Epikuros da "kozmopolitizm”i yayıyordu, ama onun başlıca amacı bireyin mutluluğuydu. Tanrıların varlığını kabul ediyordu. Bununla birlikte bu tanrıların ne kozmosla, ne de insanlarla hiçbir ilgileri yoktu. Dünya, tamamen mekanik bir biçimde, bir yaratıcısı ve bir amacı olmadan varolmuş bir makinaydı. Dolayısıyla insan kendisine en uygun varoluş biçimini seçmekte özgürdü. Epikuros'un felsefesi ataraksia yoluyla elde edilen dinginlik ve mutluluğun, mümkün olan en iyi varoluş tarzının ayırt edici niteliklerini oluşturduğunu göstermeyi amaçlıyordu.
Sayfa 237
Reklam
Odin
Savaş tanrısı Odin-Votan aynı zamanda ölülerin de tanrısıdır. Büyüsel yollarla büyük kahramanları korur, ama sonunda onlara ihanet eder ve kendi gözdelerini öldürür. Bu tuhaf ve çelişkili davranışın açıklaması, eskatolojik ragnarok savaşı için çevresine en ürkütücü savaşçıları toplama gereksinimi olabilir. Nitekim dövüşürken ölen en tanınmış savaşçılar Valkürler tarafından gökteki Valhalla sarayına götürülürdü." Odin tarafından karşılanır ve günlerini son kavgaya hazırlanmak için savaşarak geçirirlerdi.
Sayfa 182
Şeytan Figürü
Şeytan figürü, muhtemelen Iran dualizminin etkisi altında gelişmiştir. Her ne olursa olsun, karma bir dualizm söz konusudur; çünkü Şeytan başlangıçtan itibaren Tanrı ile birlikte var olmaz ve ezeli ve ebedi degildir.
Sayfa 307
Loki Hangisi ?
Bir yüzyılı aşkın süredir bilginler Loki'yi sırasıyla ateş tanrısı, gökgürültüsü tanrısı veya ölüm tanrısı, Hıristiyan Şeytan'inin bir yansıması veya Prometheus'a benzeyen uygarlaştırıcı bir kahraman olarak açıklamıştır." 1933'te Jan de Vries onu Kuzey Amerika mitolojilerine özgü, çokanlamlı bir kişilik olan Düzenbaz'a benzetmiştir. Georges Dumézil ise, Loki, Hodhr. Baldr ve dünyanın sonunu birlikte hesaba kattığı için daha inandıncı görünen bir yorum önermiştir. Loki'nin sahtekar karakteri, kötülügü ve eskatolojik savaşta tannların düşmanları arasında yer alması, onu bizim çağımızın şeytanin tam anlamıyla kişileştirilmiş hali olan - Mahabharata'nın uğursuz kişiligi- Duryodhana'nın benzeri haline getirmektedir. Dumézil'e göre, Mahabharata ve Edda arasındaki uyumun çapı ve düzenliligi, iyi ve kötü arasındaki ilişkileri ve dünyanın yok oluşunu anlatan bir eskatoloji mitinin, Hint-Avrupa halkları daha dağılmadan önce oluşturulmuş bir mitin varlığını kanıtlamaktadır.
Sayfa 187
Cernunnos örneği, çokdegerli bir dinsel yapı bütününü elde özgül mitsel-rituel bağlamı olmadan doğru yorumlamanın güçlüğünü yansıtır. Dişi tanrısal varlıklara ilişkin arkeolojik belgelerin çözümlenme uğraşında da benzer bir güçlükle karşılaşılmaktadır. Söylenebilecek tek şey, çok sayıdaki heykelin ve adağın onların önemini doğruladığıdır. Matres' ve Matronae'lerin kilden tasvirleri, onların bereket ve analık tanrıçası niteliğini (meyve sepetleri, bolluk boynuzu; emzirilen veya kucakta taşınan çocuklar vb) öne çıkarmaktadır. Camille Jullian'ın yazdığı gibi, bunlar adlanı verilmeyen ve yüz sıfata sahip "belki de adı bilinmeyen ve sayısız ismi olan tanrıçalar"dı. Ama ada Keltlerinin metinleri anlamlı belirlemeler sağlamaktadır. Tanrıların anası bir tanrıçaydı: Irlanda'da Danu, Galya'da Dön. Üstelik aynı ismi taşıyan koruyucu tannçayla evlenmeden Irlanda krahi (Eriu) olunamazdı; başka bir ifadeyle, egemenlige Yer tanrıçasıyla yapılan bir hieros gamos yoluyla erişilebiliyor du. Bu mitsel-rituel senaryo yerli edebiyatta en çok kullanılan ve en kalıcı izleklerden birini oluşturmaktadır.
Sayfa 170
391 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.