Dionisos ve Anadolu Köylüsü

Metin And
Hititler de boğaya tapıyorlar, ona koç kurban ediyorlardı.
Ana Tanrıça Ön Asya’da, Girit’te, Ege’de en önemli yer tuttu, erkek tanrının ona göre ikincil bir yeri oldu. Daha sonra bitkisel inançlarda erkek de önem kazandı.
Reklam
İmam Hüseyin Matemi
Bilginlere göre İslâm dininde bir azizin cenazesinin böyle yeniden törenle canlandırılmasına pek rastlanmadığı için bunun İslâm öncesi daha eski inançlardan çıktığı ileri sürülmüştür. Törenin düzeni ve simgeleştirilmesi, geçit alayının bazı özellikleri ister istemez daha önceki bölümde gördüğümüz Adonis/ Temmuz törenini akla getiriyor. Yazın tanrının birden yeğin bir ölümle ölüşü, amansız güneşin yakıcı ışınları altında doğanın güçten düşüşünün simgeleştirilmesi, bedeni yıkayıp yağladıktan sonra yedi gün yas tutulması, gömülme gibi benzerlikler. Hüseyin’in töreni zaten İran’da değil Mezopotamya’da çıkmıştır. Saygın ağlamaklı ve yaslı Muharrem töreni ilk 962 yılında olmuş, bundan ikiyüzyıl sonra Adonis töresi aynı bölgede çeşitli kılıklarda görülmüştür. Tarihçi Ibn al-Esîr’e göre M.S. 1064’de Ermenistan’dan Kuzistan’a kadar bir tehlikenin dolaştığını, Cinler Kralının ölümünün yasını tutmayan kentlerin yok olacağını söylüyor. 1204 de aynı tarihçi bir salgının Musul ve Irak’ı kasıp kavurduğunu, Cin’in karısı Ümmü Unkûd (üzüm salkımı anası) oğlunu yitirdi, onun için yas tutmayanlar salgına kurban gidecektir, diyor
Sayfa 32 - ElifKitabı okudu
İsa'nın Doğumu
Attis buğday tanrısı olduğu için onun acısı, ölümü ve dirilmesi de tıpkı olgun buğday tanesinin biçici eliyle yaralanışı, ambara konuluşu, toprağa gömülüp yeniden canlanması gibidir. Ana Tanrıça Hristiyanlık üzerinde bile etkisini göstermiştir. Noel’in tarihi bununla ilgili görülebilir. Julian takvimi 25 Aralık kış gün durumundadır, yani güneşin doğumu. Bu günde günler uzamaya başlar, bu dönüm noktasında güneşin gücü, etkisi artmaya başlar. Mısır'daki Hristiyanlar İsa'nın doğum günü için 6 Ocağı seçmişlerdi. Batı Kilisesi ise bunu benimsemedi, 25 Aralığı seçti. Bu daha çok halkın güneşin doğumuna düşkünlüğünden yararlanmak içindir.
Sayfa 15 - ElifKitabı okudu
Büyücü ve Doktor
Anadolu ölüp-dirilmeli seyirlik oyunlarında kişilerden birisinin doktor olması üzerine de örnekler vardır. Doktorun, eski büyücü hekimin bir kalıntısı olduğu söylenebilir. Nitekim Bitlis Zeybeği’nde, bir kadınla erkek cilveleşirken erkek elindeki kamayı çekip, kadını öldürür, kadın düşer, doktor istenir, muhtar bir doktor çağırır, doktor kadının ayağını elleyince adam dok. toru döver, doktor jandarma zoruyla kadını yoklar, dolaba saklar, sonunda adam kadını bulur, beraberce oynarlar.
Sayfa 57 - ElifKitabı okudu
Eski bir Mısır töresine göre Mısırlılar ilk buğday demeti kesilince göğüslerini dövüp yas tutarlarmış: Orakların öldürdüğü buğday tanrısı için. Törenlerde herkes göğsünü yumruklar, altın yaldızına boyanmış tahta bir inek, boynuzları arasında bir altın güneş, evlerde ışık yakılır, tören ayın onikisinden başlayıp otuzuna kadar onsekiz gün sürer, iki kara öküz bir sabanı çeker, bir oğlan tohum atar, su dökülür, papirus’tan yapılmış otuz-dört gemi ışıklandırılır, Osiris’in heykeli içine konduğu tabut gömülür.
Sayfa 17 - ElifKitabı okudu
Reklam
Din öncesi inançların halkın gönlünde nasıl yaşadığını görmek için uzağa değil, Paskalya’dan önceki haftada Yunanistan’da Euboea’ya gitmek yeter. Orada yaşlı bir kadın şöyle diyecektir: “Elbette kayguluyum, İsa yarın dirilmezse bu yıl buğdayımız olmaz”.
Sayfa 16 - ElifKitabı okudu
Bütün törenler çoğunluk ya gün-tün eşitliğine ‘equinoxe’ (23 Eylül - 21 Mart) veya gün durumuna ‘solstice’ (21 Haziran - 22 Aralık) rastlar. Bu bakımdan Anadolu köylü takviminde ayların adları uyarıcıdır: Döl dökümü, Çiçek ayı, Yağmur ayı, Orağ ayı, Ot Biçimi, Biçin ayı, Harman ayı, Şarap ayı, Koç ayı, Çileler gibi. Yıl da ikiye ayrılır. Birincisi 6 Mayıs’dan (Rumi 23 Nisan) 7 Kasım’a kadar 186 gün ruz-u hızır yani yeşil, yeşeren gündür. 8 Kasım’dan (Rumi 27 Ekim) 5 Mayıs’a kadar süren 179 gün ruz-u kasım, yani bölen gündür. Birinciyle yaz, ikinciyle kış başlar.
Sayfa 6 - ElifKitabı okudu
Her çağda bir yıldan ötekine toprağın görünüşünün uğradığı büyük değişiklikler insanoğlunu çok uğraştırmış, bu yetkin, yaygın değişim onu bir ölüm-kalım sorunu olarak oyalamıştır. Kendi yaşamının bu değişime ne denli sıkı sıkıya bağlı olduğunu gözleyen insanoğlunun en ilkeli bile bu olgulara ilgi duymakla yetinmemiş, ilginin ötesine de gitmiş. Kötü sonuçları önlemenin kendi eline bakdığına inanmış, büyü sanatıyla mevsimin gelişini geciktirebileceğini veya öne alabileceğini sanmıştır. Yağmur yağdırmak, güneş çıkarmak, hayvanları çoğaltmak, toprak ürünlerini arttırmak için törenler düzenlemiş. Ancak yaz ile kış, ilkbahar ile güzün birbiri ardısıra gelmesinin kendi büyü güçlerini de aşan daha derin bir nedeni, güçlü bir etkenin elinde olduğunu neden sonra anlamış. Bitkilerin büyüyüp yok olması, canlıların doğup ölmesinin tıpkı insanlar gibi doğup ölen, evlenen, çocukları olan tanrı ve tanrıçaların büyüyüp güçlenip veya azalıp güçten düşmesinin etkisinde oluşuna yormaya başlamıştır.
Sayfa 12 - ElifKitabı okudu
Bazı törenlerde iki hasım arasında bir yarış, bir savaş, bir yenişme oluyordu: Eski ile yeni yıl, yaz ile kış, kuraklık ile yağmur, yaşam ile ölüm çatışıyordu. Sonunda önceden belli olan yan kazanıyordu; bazen bu bir gelinle kutsal bir evlenmeyle birleşiyordu. Böylece bolluk sağlanıyor, doğa uyanıp diriliyordu. Bir de asıl konumuz olan ölüp yeniden dirilme vardır. Bunlar çözümlendiğinde iki ayrı kesime ayrılabiliyordu: Kenosis (veya Boşalma), Plerosis (veya Doldurma). Birisi yaşamın, dirliğin sonuydu, her dönem sonunda kemerleri sıkma, kaçınma, oruç, perhiz, ölüm, sıkıntı, canlılığın sona ermesiydi. İkinci ise yeni dönemin başlaması, kuraklığa karşı yalancı savaş, yağmur yağdırmak için büyü, toplu çiftleşme ile canlanmaydı.
Sayfa 5 - ElifKitabı okudu
Reklam
“Uygarlıkların sürekliliği damarlardaki kanda değil fakat davranışlarda beliriyor. Kuşaktan kuşağa yaşam ve ölüm karşısında aynı davranışlar, aynı törenler el değiştiriyor.”
Sayfa 13
“İnsanlar doğadaki kötü sonuçları önlemenin kendi eline baktığına inanmış, büyü sanatıyla mevsimin gelişini geciktirebileceğini veya öne alabileceğini sanmıştır." Bu büyü, bazen tılsımlı olduğuna inanılan sözlerle, bazen tekrara dayanan bazı hareketlerle, bazen kurbanlarla, bazen de oyunlar üzerinden yapılmaya çalışılmıştır.“
Sayfa 13
Batıl inançlar..
“Birçok yerlerde ölünün olduğu yerlerde aynalar tersine çevrilir. Örneğin gümüş benekli geyiğin bulunduğu Alacahöyük'te bugün köylüler ölünün olduğu yerde aynaları tersine çevirirler. Hititlerde ayna büyüde kullanılan bir araçtı. Dionisos kendisini aynada seyrederken Titanların saldırısına uğrar ve öldürülür.”
Sayfa 74
“..aradan yüzyıllar geçmesi, büyük zaman aşımları, tek tanrılı dinlerin yerleşmesi ister istemez oyunları büyüsel düzence değiştirdi, değişiklik tapıcıların bilincinde oldu, fakat eskiyi tutucu ruh büyünün, tılsımın kendisini sakladı. Amaçlarını, gerekçelerini başka eğilimlere, güdülere araç olmak yolunda değiştirdiler. İlk anlamlarından boşalıp, yeni anlamlar kazandılar.”
Sayfa 89 - YKYKitabı okudu
kültürel devamlılık
Uygarlıkların sürekliliği damarlardaki kanda değil fakat davranışlarda beliriyor. Kuşaktan kuşağa yaşam ve ölüm karşısında aynı davranışlar, aynı törenler el değiştiriyor.
Sayfa 13 - Metin AndKitabı okudu