Öyle garip anlar geliyordu ki, ölümü tıpkı açlık ve yorgunluk gibi, somut bedensel bir biçimde duyuyordum. Kendi kendime diyordum ki: «Haydi, tam anlamıyla zafere ulaşabilmek için birkaç saat daha dayanalım. Dünyada en şanlı ve onurlu şey, devrim için ölmektir. Babalarından yoksun kalan çocuklarım böylelikle paha biçilmez bir mirasa sahip olacaklar, gerçek bir ihtilâlci gibi hareket ettim».
Sayfa 34 - Oda Yayınları, 3.Basım, Nisan 1977