“İnsanlara kırılıp onlardan uzaklaşmam için onları bana karşı yanlış bir cümle kurmaya zorluyorum.”
Sayfa 20 - Doğan EgmontKitabı okudu
dışındaki dünyaya içindeki dünya kadar keskin davranabileceğini göstermekten çekinmemişti.
Sayfa 18 - Doğan EgmontKitabı okudu
Muhteşem şeyler her gün, her saat, her dakika olduğunda sıradanlaşıp muhteşemlikleri görünmez oluyor.
Ölüme doğru yol alan bunca canlı, milyarlarca yıllık mezarlıktan başka şey olmayan bu taş kürenin üzerinde belki istemeden doğuyor ama neden isteyerek savaşıyor?
Halsiz değildi, bitkin bitmiş hiç değildi, ama umut nereden süzülüp damlayacaksa içine, işte o yoktu.
İntihar etmek ruhsal bir emek gerektirmesi bir kar tanesi olarak çoktan toprağa düşer, yerinden kalkamadan Tanrı’nın avucunda erir giderdi. Nasıl olsa toprak içinde milyonlarca mezar olan büyükçe bir avuç, insanlık vaveyla çanaklarının kırılıp düştüğü mezbelelik, her insan mezbeliliğin bu durumdan damlayan yeni bir sahtelikti.
Sayfa 9 - Doğan EgmontKitabı okudu
Yaşam bu kadar zor, ölüm bu kadar kolayken hâlâ yaşamdan vazgeçmemek insanların açıkça akıllarından zoru olduğunu gösteriyordu.
İntihar etmek ruhsal bir emek gerektirmese bir kar tanesi olarak çoktan toprağa düşer, yerinden kalkmadan Tanrı'nın avucunda erir giderdi.
Aşkın varlığı haz, hiçliği saflık, yokluğu acı verir…
Sayfa 343Kitabı okudu
Her şey ters gidip dibe vurmalı ki, yolunda giden şeyler yeşermeye başlasın.