Bir erkekle bir kadın arasındaki aşkta, daima bu aşkın zirveye erdiği bir an vardır, - aşklarının bilinçsiz, akıl dışı olduğu ve hiçbir şehevi yanı olmayan bir an.
Her şey mutluydu bitkiler, kuşlar, böcekler ve çocuklar. Ama büyükler, ergin kadınlarla erkekler asla aldatmaktan ve birbirlerine de kendilerine de işkence etmekten vazgeçmiyorlardı.
...toplum ve düzen var olmakta devam ediyorsa, bu başkalarını yargılayıp cezalandıran o meşru suçlular sayesinde değil, onların ahlak bozucu etkilerine rağmen, insanların yine de birbirlerini sevmeleri ve birbirlerine karşı merhamet duymaları yüzündendir.
Evlenme aleyhinde kanıtlar ise şunlardı: Az çok yaşlanmış her bekar gibi, Dmitriy de özgürlüğünü yitirmekten korkuyor, sonra kadın denen o gizemli yaratık karşısında kaygıya benzer bir şey duyuyordu...
İnsan kendine inanınca, bütün sorunların, daima kısa yoldan doyuma ulaşmak isteyen hayvani benliğin çıkarına göre değil, aksine, hemen hemen her seferinde onun aleyhine bir karara bağlanması gerekiyordu.
İnsanlar yok oluyorlar, bu yok olma sürecine alışmış onlar. Bu sürece uyan adetler ve gelenekler ortaya çıkmış. Çocukların ölüme terk edilişi, kadınların zorla çalıştırılması, özellikle ihtiyarlar arasında pek yaygın olan beslenme yetersizliği... Olaylar ağır ağır gelişerek bu aşamaya vardırmış işi.