Cemal Süreya şöyle anlatıyor Sezai Karakoç'u "Bulgucu adam. Belki de ülkemizdeki tek bulgucu. Çok daha yetenekli bir Mehmet Akif'in tinsel görüntüsüyle adamakıllı dürüst bir Necip Fazıl'ınkini iç içe geçirin, yaklaşık bir Sezai Karakoç fotoğrafı elde edebilirsiniz. (...) Öyle bir Müslüman ki Marx da bilir, Nietzsche de bilir. Rimbaud da bilir. Salvador Dali de sever. Nâzım da okur... Alçakgönülle katı yüksek uçuyor...Şemsiyesi yok." Bu kitapta da neleri bildiğini bir kez daha görüyoruz. Dirilişe adanmış koca bir yaşamın, koca bir çınar gibi hala hayattaki diriliş insanına selam olsun.
Öncelikle "muştu"nun anlamını yazarak başlıyayım eminim benim gibi çoğunuz bilmiyorsunuzdur. Muştu, sevindirici, mutluluk verici haber demek. Diriliş malum.
Kitabın ilk baskısı 1980 yılında yapılmış, Sezai Karakoç’un 1976 ve 1978 tarihleri arasında Diriliş Dergisi’nde “Diriliş Muştusu” başlığıyla yayınlanan yazıların derlenmesiyle oluşmuştur.
Sezai Karakoç, her zamanki gibi öncelikli olarak diriliş erleri tarafından gerçekleştirilmesi gereken bir diriliş eyleminden bahsediyor. İzmli fikir akımları tesirinde bulunan çağımız insanının kurtuluşunun, ancak kendini tutsak eden barikatları yıkacak ve zincirleri kıracak bir direniş eylemi göstermesiyle mümkün olacağını söylüyor.