Kitap, tüketim odaklı bir hayattan, sadece insani ihtiyaçların giderildiği izole bir vadiye “Dışarı”dan gelen, hiç tanımadığı bu vadinin ortasında “kendi sesini” duymaya çalışan Demir’in hikâyesini anlatıyor. Demir'le birlikte, hayatı gündelik ilişkiler ve sosyal etiketler üzerinden yaşamaya itildiğimiz bu düzende, alternatif bir yaşamın kapılarını biz okuyuculara aralıyor. İnsani ilişkilerin çıkar ilişkilerine indirgenmediği, her emeğin kıymetinin bilindiği bir yaşam…
Ekranlardan tanıdığımız yetenekli oyuncu Alper Kul, çocukluk düşüm, en temiz ve korunaklı sığınağım, beni "Dışarıdakiler" in her türlü rahatsızlıklarından koruyan kozam diye adlandırdığı, satırlarıyla hayata geçirdiği bu ütopya olan yaşam alanına, sığınağına bizleri davet ediyor. Burası, ağaç keserken rızalık alınan, yalanın ve talanın henüz uğramadığı, doğanın para için tahrip edilmediği, kadınlara ve çocuklara güvenli bir yaşam olanağı sunan velhasıl “Dışarı”nın kötülüklerinden azade bir sığınak...
Akıcı dili, okurken yaşatan betimlemeleri ile birlikte öğreten, sorgulatan, düşündüren ve hatta kararlar aldırtan bu muazzam kurguyu gönül rahatlığıyla sizlere de tavsiye ederim.
Ben büyük bir hazla okudum. Ayrıca soyum olan Çepni Türkleri'ne rastlamak mutlu etti beni. Ve yöreme dair okuduğum ayrıntılar memleketime olan özlemimi kabarttı. Umarım siz de en az benim kadar severek okursunuz.