Dışarıdan - Kıyıdan Konuşmalar

Ece Temelkuran

Most Liked Dışarıdan - Kıyıdan Konuşmalar Posts

You can find Most Liked Dışarıdan - Kıyıdan Konuşmalar books, most liked Dışarıdan - Kıyıdan Konuşmalar quotes and quotes, most liked Dışarıdan - Kıyıdan Konuşmalar authors, most liked Dışarıdan - Kıyıdan Konuşmalar reviews and reviews on 1000Kitap.
İnsan hayatının karşılığının kaç varil petrol olduğunu hesaplayamıyoruz, hesaplayanları anlamıyoruz bunu hesaplayanlardan tiksiniyoruz. Uluslararası reel politika bizi ilgilendirmiyor, biz her koşulda savaşa karşıyız. Kendinden geçmiş romantikler değiliz: Reel politik dengeler çerçevesinde de, haysiyet ve zekâ ile savaşa dahil olmama yollarının bulunabileceğine inanıyoruz.
“Biz namuslu yaşadık Tilda. İyi insanlar olduk.” Bu, en uzun cümlesidir Türkçe’nin. Yaşar Kemal’in ölen eşi Tilda’nın mezarı başında söylediği. En uzun romandan daha uzun, en ağırından daha taş.
Reklam
"yurdum dış haberler" anlayışının niye çiftleşen pandalar ve Rio festivaliyle sınırlı olduğunu şimdi, burada anlıyo­rum. Çünkü Türkiye'de zaten yeterince olay var! Türkiye'de o kadar çok olay oluyor ki Türkiye'de yaşayan insanların dünyanın siyasi ve toplumsal meseleleriyle ilgilenmeleri için sadece matematiksel ola­rak bile yeterince zamanları kalmıyor. Bir "acayiplikler diyarı" olarak bizim memleket, insanın yeterince zamanını alıyor zaten.
Sayfa 4 - Everest Yayınları
Gürül­tü ile değil, böyle "için için yanarak" patlıyor ülke. Ölerek, öldürerek, açlıkla sınanıp insanlık onurunu çokuluslu şir­ketlere hibe ederek... Bütün karşı koyma yöntemlerini ilko­kulda "varlığını armağan ederken" ıskalamış bir ülke, kendi kendini ve kardeşini öldürerek, kardeşinin ölmesine sebep olan adamların yanında çalışacak kadar "genleşerek", 30 milyon için çocuk boğazı keserek, dilini yüz kelimeyle ko­nuşup şairini vatan haini ilan ederek dinamitliyor kendini. Yani ilkokulda öğrendiği gibi varlığını karşılıksız olarak el­den çıkararak... Varlığını... Elden çıkararak... Karşılıksız!
Sayfa 99 - Everest Yayınları
Hiçbi­rimizin geleceği bu ülkenin ve halkın geleceğinden bağım­sız değil. Nereye, ne kadar uzağa kaçsanız da değil! Peki bu genel tablo içinde ben ve benim gibi insanlar nerede duruyor? Ya da nerede duracak? İşte en kötü bölüm de bu zaten. Çünkü bana sorarsanız pek yakında, birkaç yıl içinde, bu gidişin yönünü değişti­recek bir şey olmadığı takdirde, biz bu ülke için bir şeyler yapmak istesek bile, bu ülke bizi istemeyecek. Hani bünye kendine yabancı olanı kusar ya, tıpkı öyle bizi de kusacak. Çünkü herkes hakikaten popüler kültürle kamçılanırken, giderek bütün ülke "köylüleşecek". Köylülük (köylüler değil!) kötüdür! Köylülük tutucudur; aynılaşmadır; ikiyüzlülüktür; ahlaksızlıktır. İşte böyle bir düzen içinde bize ihtiyaç olma­yacak. Bizim yaptığımız, ürettiğimiz düşünsel, sanatsal her neyse hiçbir ürünün alıcısı kalmayacak. Bizim gibi insanlar -eğer bu gidişi değiştirecek herhangi bir şey yapamazsak­ yakın gelecekte tedavülden kalkacak! Ne diyorsunuz?
Sayfa 53 - Everest Yayınları
Eski ÖDP Genel Başkanı Ufuk Uras yeni çıkan Yeni Harman Dergisi'ne, "Seda Sayan'ı niye sevdiklerini anladığım gün bu memleketi anlarım," demiş. Doğru tespit! Maalesef bunları anlamak gerekiyor. Hatta reel-politik taktikler söz konusu olduğunda belki de Milliyet Pazar ekine bir zaman Ebru Gündeş'in, "Ben solcuyum," demiş olmasından bile yararlanmak gerekebilir. Zira, kalabalıklar size bakmıyorsa -ki oy oranlarına bakılırsa bakmadıkları ortada- sizin, onların baktığı yere gidip orada söz söylemeniz gerekebilir. Burada kastedilen sadece "Dünyanın bütün solcuları! Popülerleşin!" gibi bir şey değil, "derin halkın" sosyo-psikolojik trendlerini izleyebilmekten söz ediliyor daha ziyade.
Reklam
434 öğeden 421 ile 430 arasındakiler gösteriliyor.