Divan şairlerinin kendi ismilerini kullanmak yerine "mahlas" denilen takma adlarla şiir yazmaları ve bu mahlasların kibir alameti taşımamaları bu şairlerin ruh inceliklerini yansıtmaktadır. Örnek verecek olursak; adı Mehmet olan Fuzuli'nin "boşu boşuna, lüzumsuz" anlamına gelen bu ismi kendisinin seçmesidir. Yine asıl adı Yusuf olan Nabi Farsça olumsuzluk ekleri olan na ve bi'yi birleştirerek mahlas edinmiştir. "İki yoktan bir şey olmaz" diyerek tevazusunu göstermiştir.
Acaba bu derdimin dermanı yok mu?
Yahut bu güçlüklere sabretmenin oranı yok mu?
Mum gibi baştan aşağı yanıyorum.
Nedir bu yanmanın hiç sonu yok mu?
Acaba benim ağlayışıma gülen
O düşmanın hiç imanı yok mu?
Yan bakışının oku ciğerimi deldi geçti.
Onun yüreğine saplanmış bir oku yok mu?
-yıl 57, yer nedim divanında bir gece
huzurlu bir ses yükseliyor sıla-i rahimden
ölmenin tam zamanı, hazır hava güzelken
çeşminden dökülmüş doğarken kıvırcık saçların
bir ezanla fısıldanmış en güzel isim; adın.