Mevlânâ Celâleddin Rumî (?1207-1273): Harezm başkenti Belh’te doğdu. Saygın bir âlim olan babasının siyasi anlaşmazlıklar ve yaklaşan Moğol istilası yüzünden göç etmesiyle Selçuklu Anadolusu’na geldi. Alaaddin Keykubat’ın davetiyle başkent Konya’ya yerleşti. Babasının vefatıyla, onun makamını ve görevlerini devraldı. Dokuz yıl Tırmızlı Seyid Burhanettin’e öğrencilik yaptı. 1240’lı yıllarda Tebrizli Şems ile tanıştı. Hocası Seyid Burhanettin’in öngörmüş olduğu gibi, Şems’in etkisiyle kal (söz) adamlığından hal (gönül ve ruh) adamlığına yol aldı. Hayatının son dönemlerinde Mesnevi’sini yazdı. Divan-ı Kebir ise, yıllar boyunca söylediği, çoğunluğu Farsça, yer yer Arapça, Türkçe ve Rumca şiirlerin katibü’l-esrar denen yazıcılar tarafından kayda geçirilmesiyle ortaya çıkmıştır.
Abdülbâki Gölpınarlı (1900-1982); 20. yüzyılda ülkemizin yetiştirdiği en önemli edebiyat tarihçilerinden ve (şarkiyat) doğubilimcilerindendir. Hasan Âli Yücel’in MEB Klasikleri’nden 1980’lere, dîvan, tasavvuf ve halk edebiyatımızdan yaptığı temel yapıt çevirileri ve incelemeleriyle de kültür hayatımızda unutulmaz bir iz bırakan Gölpınarlı’nın sayısız eseri arasında, Mevlâna Külliyatı, Fuzulî, Nedim ve Yunus Emre dîvanları da vardır.