Yüzün nezâresi de mahv ü mest idi ya'ni
Ki gül çağında zamânî ayılmadı könlüm
Yüzüne bakmaktan öyle bitkin ve kendinden geçmişti ki,
Gönlüm gül mevsiminde bir an bile ayılmadı.
Her bî-haber ne bile muhabbet safâsını
Nâ-merde aşk derdi hevâ vü heves gelür.
Sevginin safâsını her habersiz ne bilir.
Mert olmayana aşk derdi kuru bir arzu gibi gelir.
Deliptir ciğerimi gamzen oku
Ara yürekte gör peygânı yok mu.
Yan bakışının oku ciğerimi delmiştir,
Ara, bak yürekte temrini yok mu?
Temrin :yineleterek alıştırma
Degüldüm men sana mâ'il sen etdün aklumı zâ' il
Mana ta'n eyleyen gâfil seni görgeç utanmaz mı
Fuzûlî rind-i şeydâdur hemîşe halka rüsvâdur
Sorun kim bu ne sevdâdur bu sevdâdan usanmaz mı
Ben sana eğilimli değildim. Sen benim aklımı başımdan aldın.
Beni ayıplayan kendini bilmez, seni görünce utanmaz mı?
Fuzûlî toplumun yaşayış kurallarını önemsemez ve çılgındır (âşıktır). Her zaman halkın diline düşmüştür (halka rezil olmuştur). Sorun, bu nasıl sevdadır? Bu sevdâdan usanmaz mı?
Gâhî halka halka durur pîç ü tâb ile
Tuğra-yı hükm-i pâdişeh-i hüsn ü ân olur
Bazen, kıvrımlarla halka halka durunca, güzellik ve cazibe padişahının fermanındaki tuğraya benzer. ( Yanağının üstünde bükülüp kıvrılan saç, biçimi bakımından tuğraya benzer.)
Yok bu şehr içre senin vasfettiğin dilber Nedîm
Bir perî-sûret görünmüş bir hayâl olmuş sana
Nedim! Senin anlattığın güzel bu şehirde yok.
Sen bir hayal görmüşşün, sana peri yüzlü bir güzel görünmüş.
Ârif ki ola mübdir ü nâdân ola mukbil
İkbâline yûf âlemün idbârına hem yûf
Olgun kişiler hor görülüyor, cahiller ise el üstünde tutuluyorsa
Bu dünyanın düşkünlüğüne de mutluluğuna da yuh!
Yâri diyen gerek kim ola gayrden berî
Cânânı isdeyen kişiye terk-i can gerek
[ Sevgili sözü edenin başka şeylerden kurtulmuş olması gerekir,
Sevgiliyi isteyen kişiye canını terk etmek düşer. ]
Mende Mecnûn'dan füzûn âşıklık ist'dâdı var
Âşık-sâdık menem Mecnûn'un ancak adı var
Bende Mecnûn'dan daha fazla âşıklık yeteneği var
Sadık âşık benim, Mecnûn'un yalnızca adı çıkmış.