Diyalektik Düşüncenin Tarihi

Selahattin Hilav

Diyalektik Düşüncenin Tarihi Sözleri ve Alıntıları

Diyalektik Düşüncenin Tarihi sözleri ve alıntılarını, Diyalektik Düşüncenin Tarihi kitap alıntılarını, Diyalektik Düşüncenin Tarihi en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Genel parçasaldan; olum­lu olumsuzdan; dolaysız dolaylıdan daha üstündür. Bu söyleni­lenlerden şu sonuç çıkan algı gerçek bilimi sağlayamaz. Çünkü, algı sadece tek tek olanı vermektedir, oysa bilginin asıl nesnesi genel olandır. En doğru bir kanı bile bilgi değildir. Çünkü bil­gi zorunluluk karakteri taşır ve değişikliğe uğramaz. Oysa kanı kesin değildir ve nesnesi kadar değişkendir.
Aristoteles'e göre bilim, nedenlerden çıkarsama yoluyla edini­ len bilgidir. Özellikle, kanıtlanamayan ilk nedenden çıkarılmış bir bilgidir. Nedenden çıkarsanmış bilimden başka, Aristoteles, kaynağım deney ve tümevarımda bulan ve olaylardan çıkarılan bir bilim olduğunu da söyler. Ama bu bilim, nedenden çıkarsa- nan bilimle boy ölçüşemez. Çünkü bu bilim, düşüncenin kav­ ramlardan kalkarak temel ilkeye, yani kanıtlanamayana varma­sını sağlamayan bir yöntemden türemiştir. Gerçekten de, apodiktikin olabilmesi için kanıtlanamayan kesin ilkelerin bulun­ması gereklidir. Bu çeşit ilkeler arasında çelişmezlik ve üçüncü şıkkın imkânsızlığı ilkelerini sayabiliriz. Belli bir içeriği olumla-mak (tasdik etmek) ya da olumsuzlamak (nefy etmek), bunlar­dan birinin doğru ötekinin yanlış olduğunu söylemek demektir. Yani birbiriyle çelişen iki önerme hakkında üçüncü bir yargı ileri sürmek imkânsızdır. Bir kanıt, nedensellik karakterini ta­şıdığı ve yukarıda sözü geçen son ilkelere yakın olduğu ölçüde mükemmeldir. Bundan başka, en mükemmel kanıt, en basit ve en olumlu olan ve eksiksiz bir kanıtlama sağlamak için en az terim gerektiren kanıttır.
Reklam
Sofist felsefesinin bir çeşit kelime di­yalektiği olduğu ileri sürülmüştür. Ama asıl fark, "nesnelerin ve gerçeğin bağlantıları üzerine yürüttüğümüz yargılar zorun­ lu olarak çelişiktir" ilkesini gerçek diyalektiğin kabul etmesi­ ne karşıhk, aynı karşıtlık ilkesi üzerinde duran sofistlerin, bu ilkeyi tezlerini pekiştirmek için değil, başkalarının iddialarını çürütmek için kullanmalarından doğmaktadır. Sofistlerin var­dıkları temel sonuç, aynı nesne üzerine yürütülmüş iki çelişik yargıdan birinin doğru olmayacağıdır. Başka bir deyişle, sofist­ler aslında, özdeşlik ilkesine bağlı kalmakta ve karşıtlığı kabul etmemektedirler. Ama bunu, açıkça değil, kapalı bir biçimde yapmaktadırlar.
Zenon da sadece varlığın varolduğunu ve varolmayanın varolmadığım ileri sürüyordu. Fenomenlerin soyut özü olarak düşünülen bu varbk, yine fenomenlerin çeşitliliği ile çelişki ha­lindedir.
Devletin genişliği artıp yurttaş sayısı fazlalaşınca yasalar ve anayasa başka şeyler haline gelir. Devlete uygun düşen belli bir genişlik vardır; bunun ötesinde devlet, bütün sağlamlığını kaybeder ve eski genişliği içinde mutluluğunu ve gücünü sağlamış olan anayasa geçerliyken çöküp gider.
Sayfa 124Kitabı okudu
Sofistlerin felsefesi, tarih bakımından bir antitez rolü oyna­ dığı gibi, davranışları da diyalektiğe dolaylı olarak yarar sağ­lamıştı. Bu yarar, sofistlerin çelişki ilkesini formel ve özel bir biçimde kullanışlarından değil, özdeşlik ilkesini uygulayışlarındaki bozgunculuktan doğmuştur.
Reklam
96 öğeden 61 ile 70 arasındakiler gösteriliyor.