Kendi fikirlerimizi savunmaya, bizim düşüncelerimize uyan fikirlerle hemfikir olmaya, uymayanlarla anlaşmamaya o kadar meyilliyiz ki; değişik fikirleri dinlemeye katlanmak bile imkansız hale gelmekte. "Genellikle diyaloğa giren şey" der Bohm, "önkabul ve fikir sahibi olmak ve onları savunmaktır." Bizim biyolojik yapımızdaki savunma mekanizmasına yerleşen bu müdafaa ve yargılama eğilimi, ahenksizliğin (etkisizliğin) de kaynağıdır.