[11-1] Öyleyse gel, bizzat söyleyeceğim, can kulağıyla dinle sözümü,
yalnızca hangi irdeleme yollarının akla uygun olduğunu:
"Vardır, hem de bir anlamda yoktur varolmaması,"
ikna yoludur bu, Hakikati zira takip eder;
[5] "Yoktur, hem de bir anlamda zorunludur varolmaması,"
bu yolun gerçekten de tümüyle girilmez olduğunu gösteriyorum sana;
çünkü ne bilebilirsin varolan-olmayanı, zira uygulanabilir değil,
ne de ifade edebilirsin.
[III] ... zira aynıdır düşünmekle var olmak.
[5] ne bir zamanlar vardı, ne de olacak.
Madem halihazırda vardır evren; hemhal, bir, sürekli ...Ne tür bir doğuş arayacaksın ki ona?
Hangi minvalde gelişmiş olabilir?
Varolan-olmayandansa, ne söz etmene izin vereceğim senin, ne de düşünmene;
zira söz edilebilir değil, ne de düşünülebilirdir "yoktur".
Hangi zorunluluk onu çağırmış olabilir,
[10] sonra ya da önce, hiçlikten fışkırmaya?
Böylece ya bütünüyle hazır olması zorunludur ya da olmaması.
Yine de devinimsizdir büyük bağların sınırları içinde, başsız sonsuzdur,
madem oluş ve bozuluş sürülmüştür epeyce uzaklara, dışlanmıştır hakiki inanç tarafından.
Aynıdır, aynı şeyin içinde kendi kendine yatar,
[30] bu şekilde orada sapasağlam duradurur; zira güçlü Zorunluluk
onu sınırın bağlarında tutar, hapseder her iki yandan,bu yüzden Hakça değil varolanın sonsuz olması;
zira değil noksan; varolmayan ise her şeye muhtaç.Aynıdır düşünme ile düşünmenin nesnesinin var olduğu düşüncesi.