Doğa Tasarımı

R. G. Collingwood

Doğa Tasarımı Sözleri ve Alıntıları

Doğa Tasarımı sözleri ve alıntılarını, Doğa Tasarımı kitap alıntılarını, Doğa Tasarımı en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Düşüncenin yabana denizlerinde yapayalnız yolculuk eden Bir kafanın sonsuza dek mermerden kanıtı
Wordsworth Newton'un Trinity College'deki heykeli içinKitabı okudu
Reklam
Yüksek Anlam
. Kusursuz özgürlük, kendi işiyle yaşayan ve bu işte canının istediğini yapan kişiye mahsustur. ...
Anaksimenes, bize ulaşan parçalarından birinde, onun aynı zamanda, "insan ruhunun insan bedenini sarması ve onu bir arada tutması gibi", dünyayı saran ve onu birarada tutan zarf ya da kabuk olduğunu söyler.
Kitabın Sonu(cu)
Düşüncenin bir biçimi olan doğa bilimi bir tarih bağlamında vardır, hep bir tarih bağlamında varolmuştur ve varlığı tarihsel düşünceye dayanır. Buradan kimsenin tarihi anlamadan doğa bilimini anlayayacağını, kimsenin tarihin ne olduğunu bilmeden doğanın ne olduğu sorusunu yanıtlayamayacağını çıkarsama cesaretini gösteriyorum. Bu Alexander ile Whitehead'in sormadığı bir sorudur. "Buradan nereye gide­riz?" sorusunu "Doğa tasarımından tarih tasarımına gideriz" diyerek yanıtlamamın nedeni de budur.
Aristoteles Tanrının dünyayı sevdiğini yadsımakla, yalnızca Tanrının zaten yetkin olduğunu, kendinde hiçbir değişme kaynağı, daha iyi bir şeye yönelik bir çaba taşımadığını söyler; dünyanın Tanrıyı sevdiğini söylemekle, dünyanın durmaksızın Tanrida zaten varolan, Tanrıyla özdeş olan bir yetkinliğin peşinde olduğunu söyler.
Reklam
Yaşamın bu organik dünyada bir yerde ortaya çıkması olgusu kuşkusuz inorganik dünyanın doğasına önemli bir ışık tutan bir olgudur; kafamızı Bergson'un hitabet yeteneğinin büyüsünden kurtarıp kendi kendimize soğukkanlılıkla maddenin, onun ileri sürdüğü gibi, yaşamın bir yan ürünü olup olmadığını ya da yaşamın, maddecilerin inan­dığı gibi, maddenin bir yan ürünü olup olmadığını sorduğu­muzda, Bergson'un savunduğu tutumun koskoca ve giderilmez bir aykınlık olduğunu kabul etmekten güçlükle kaçınabiliriz. Karşıtı doğruya daha yakın olduğu için Kant'ın doğa insan zihninin düşünme etkinliğinin bir yan ürünüdür diyen kuramı­nı ciddi ciddi kabul edemiyorsak, Bergson'un fiziğin dünyası yaşamın kendini yaratan etkinliğinin bir yan ürünüdür diyen çok benzer kuramını nasıl kabul edebiliriz? Bu, yeni bir öznel idealizm biçimidir; onun hakkında Hume'un Berkeley için söylediğini söylememiz, uslamlamama hiçbir yanıta olanak vermediğini, ama ikna edici de olmadığını söylememiz gerekir.
Feuerbach
"Felsefe grisini griye boyamaya başladığında, bir yaşam biçimi eskimiş demektir; griyi griye boyamak onu yeniden gençleştirmemizi değil, yalnız onu bilmemizi sağlar. Minerva'nin baykuşu ancak karanlık çökerken uçmaya başlar." Hegel'in söylemek istediği bu idiyse, hata etmiştir: Marx'ın "felsefe şimdiyedek dünyayı yorumla­makla yetindi; oysa asıl iş onu değiştirmektir" tersine çevirmekle katıp duzeltrnediği hata. Felsefe karşısındaki bu yakınma, tıpatıp aynı sözcüklerle, Hegel'den alınmıştır; yalnız Hegel'in her felsefe için zorunlu bir özellik olarak gördüğü şeyi, Marx, kendisi onu kökünden değiştiresiye, felsefenin taşıdığı bir kusur olarak görür.
Aristoteles'e göre, bu Ionia evren­ biliminin ıralayıci özelliği, filozoflarin, ne zaman "Doğa nedir?" diye sorsalar, bu soruyu hemen "Şeyler ne(y)den yapılmıştır?" ya da "Tanışık oldugumuz doğa dünyasının tüm değişmeleri­nin ardında yatan ilk, değişmeyen töz nedir?" sorusuna dönüş­türmeleridir. Bu soruyu sorabilen insanların çok sayıda ön sorunu daha önceden kafalarında halletmiş olmaları gerekir; çalışmaları bir yüzyılın epeyce bir kısmını kaplayan tüm bir düşünürler okulu aynı soruyu sormakta uyuşabildiyse, ön sorunların çok kesin bir biçimde halledilmiş olması gerekir.
Aristoteles
Mutluluk bütün bir ömrü gerektiren bir etkinliktir ve daha azında varolamaz.
Reklam
Hegel:
"Felsefe grisini griye boyamaya başladığında, bir yaşam biçimi eskimiş demektir; griyi griye boyamak onu yeniden gençleştirmemizi değil, yalnız onu bilmemizi sağlar. Minerva'nın baykuşu ancak karanlık çökerken uçmaya başlar."
Sayfa 10
Yunan düşüncesinin küresel dünya- organizmasında ortada toprak, sonra su, sonra hava, sonra ateş, en sonda da, Aristoteles'e göre, dünyanın dış zarfının quinta essentia'sı vardı; imdi, dünyanın merkezi yoksa, bu ayrımlaşmaların temeli olan şey yok olur; tüm dünya aynı tür maddeden yapılmıştır, çekim yasası yalnız Aristoteles'in düşündüğü gibi bölgelerde değil, her yerde işler ve yıldızlar kendilerine ait tanrısal bir töz taşımayıp bizim Yer'imizle türdeş olur. Bu tasarım, insan güçlerinin alanını daraltmak şöyle dursun, onu son derece genişletiyordu; çünkü insana Yer üzerinde kendisi­nin ortaya koyduğu bilimsel yasalann yddızlı göğün her yerin­de geçerli olacağını öğretiyordu. Newton Ay'ı yörüngesinde tutan gücün elmayı yere çeken güçle aynı olduğunu imgeleyebildiyse, bu doğrudan doğruya Copernicus'un yermerkezli gökbilimi yadsıması sayesindedir. Aristoteles'e göre doğa nite­likçe farklı olan ve başka başka davranan tözlerden yapılmıştır: Toprak doğal olarak merkeze doğru hareket eder, ateş merkez­den kaçar vb. Yeni evrenbilime göre doğal nitelik farklılıkları olamaz; nicelikçe dünyanın her yerinde birörnek olan tek bir töz olabilir ve ondaki farklılıklar ancak nicelik ve geometrik yapı farklılıkları olabilir. Bu bir kez daha bizi Platon'a ve Pythagoras'a benzer birşeye ya da yine atomlardan ve boşluk­tan başka hiçbirşeyin gerçek olmadığını söyleyen, başka herşeyi belirli atomik yapı örüntülerine indirgeyen Yunan atomcularina benzer birşeye geri götürür.
Görülür dünyada hiçbir zaman bir şeyin tüm doğası birden kavranamaz. örneğin, bir hayvan, kendisi için uyumanın ve uyanık olmanın aynı şekilde doğal olduğu birşeydir; ancak bir hayvan birdenbire uyuyamaz ve uyanamaz; doğasının bu iki parçasını ancak farklı zamanlarda, birinden ötekine geçerken algılayabilir. Düşünülür dünyada ise herşey tüm doğasmı aynı anda kavrar: örneğin, bir üçgenin bütün özellikleri herhangi bir belli anda üçgende bulunmaktadır. Üçgenin öncesizsonrasızlığı bütün bu özelliklerine birden sahip olması olgusudur; öyle ki onlan biribiri ardına kavramak için bir zaman aralığı gerekmez. Gelip geçici ardıllık, düşünülür dünyanın her parçasını ıralayan bu zaman dışı kendi-olmamn (self-enjoyment) "devinen imgesi"dir.
Tarihçinin bildigi insan işleri dünyasında böyle bir ayrim a fortiori böyle bir öncelik yoktur. Yapı işlev içerisinde çözeltilebilir. Tarihçiler feodal toplumun, kapitalist sanayinin ya da Yunan kent devletinin yapısı hakkında konuşurken güçlük çekmezler, ama güçlük çekmemelerinin nedeni, bu yapı denen şeylerin gerçekte işlev bütünleri olduğunu bilmeleridir; örneğin İngiliz anayasası vardır dediğimizde, söylemek istediğimiz, birtakım insanların belirli bir biçimde davrandıklarıdır.
Metafizik için
Profesör Jaeger, Aristoteles'in düşüncesinin gelişmesi üzerine büyük kitabında, bu kitabın Platon etkisi altında yazılmış bir gençlik kitabı olduğunu, Aristoteles'in düşüncesi daha az tanrıbilimsel, daha bilimsel ve pozitif hale gelince yerine başka bir kitap yazılmış olduğunu ileri sürmüştür. Cambridge'ten Mr. W. K. C. Guthrie ise bu görüşü eleştirmiş, Classical Quarferly'deki iki makalesinde (1933-4) Kitabının sonradan, olgunluk döneminde yazıldığına ilişkin belirtiler taşıdığını göstermiş, Aristoteles'in orada ulaştığı sonuçlara düşüncesinin tamamen maddeci olduğu bir dönemde kendi çabasıyla ulaşbğını ileri sürmüştür.
29 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.