Newest Doğal Yaşam ve Başkaldırı Reviews
You can find Newest Doğal Yaşam ve Başkaldırı quotes, newest Doğal Yaşam ve Başkaldırı book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.Score
7.9Out of 10
Thoreau, “Para kazanmanın en iyi yolu nedir? Bunun için ne kadar zaman harcamalıyım? Düzgün ve özgürce yaşamak için ne kadar paraya ihtiyacım var? Dahası, Nasıl yaşamak gerekir?” gibi pek çok felsefi soruyu kendisine sorar. Ve kendinde cevaplar aramaya başlar. Sonunda bütün uğraşlarına rağmen hiç birinin kendisine uymadığını farkedince yazar olmaya karar verir.
Kendine yine şu soruyu sorar; “Nasıl yaşamak gerekir.” okul eğitiminde ve okuduğu kitaplarda yanıt bulamaz. Çevresindekiler ise ona hep çok çalışmak ve iş cevabından başka bir cevap vermez. Çünkü; çevresinde azla yetinen kimse yoktur. Hep ellerindekinden daha fazlasını istiyorlardır. Çevresindekilerin sınırsız maddi arzuları, onları fakirleştirmekte ve hatta köleleştirmektedir.
Thoreau da yönünü doğaya çevirir. Walden Gölü civarında, arkadaşı Emerson’un arazisine bir kulübe inşa eder. Kulübesini inşa etmek için birkaç ağaç keser ve önce kulübesini daha sonra ise kulübede kullanacağı eşyaları (bir yatak, bir çalışma masası, iki sandalye v.b.) yapar. Kestiği ağaçların artıklarını ise yakacak olarak kullanır.
“Ben koruluklara gittim… yaşamın yalnız zaruri ihtiyaçlarıyla karşı karşıya kalabilmek için; bu yaşamın bana öğretebileceği bir şeyin olup olmadığını anlamak için; ki ölürken yaşamadığımın farkına varmayayım. Yaşamın bütün iliğini emmek istedim.”
Dört Temel Yaşam Gereksinimi olan; yiyecek, barınma, giyinme ve yakacak işlerini halletmeye koyulur. Böylece 1845-1847 yılları arasını Walden Gölü çevresinde geçiren Thoreau, burada tuttuğu notlardan bir kitap çıkarır.
Merhaba kitap dostları iyi akşamlar dilerim.Bu akşam sizlere Doğal yaşam ve başkaldırı isimli eserden bahsetmek istiyorum..
İnsanın yeniden doğaya dönerek aslında ne kadar çok şey kazanacağını anlatan ve modern dünya sistemini eleştiren bir araştırma kitabı. Bu kitabı okuduktan sonra büyük şehirlerde yaşamının modern kölelik olduğunu anlıyorsunuz. Sabahın kör karanlığında kalk işe git akşam karanlığında evine dön. Deyim yerindeyse insanın ömrü kör karanlık mahzenlerde geçiyor.
İnsanın az bir gelir ve üretimle geçinebileceğini, böylece kimseye minnet etmeden yaşayabileceğini, söyler bu kitap içinde hesaplarıyla vermiştir ama maalesef bu bahsedilenleri ülkemizde uygulamak neredeyse imkansız. Babadan dededen kalma araziniz varda durum değişir elbette.
İnsanı hem doyasıya mutlu eden hem de fena derecede üzen kitap.Mutlu ediyor çünkü; aslında huzurun çok kolay olduğunu gözünüze gözünüze sokuyor, üzüyor çünkü; çok kolayı bile yapamayacak kadar sistemin kölesi olduğunuzu gözünüze gözünüze sokuyor
İlerleyen dönemlerde tekrar okumayı düşünüyorum. Muhtemelen biraz daha yaş almış olacağım için düşüncelerimde değişiklikler olabilir. Kitabı gönül rahatlığıyla tavsiye ederim. Kitapla kalın.
Kitap gerçekten çok ilgimi çekti. 1800'lü yıllarda ilk kez doğa ve çevre konulu araştırma yapan Thoreau, betimlemeleri ile ve akıcı anlatımıyla sizi adeta Walden Gölü kenarında kamp yaptırmış gibi oluyor. Kendi isteğiyle 3 yıla yakın bir zaman modern hayata rest çekip, inceden inceye de eleştirmek için sine-i doğaya gitmiştir. Tamamen elinin emeğiyle çalışıp kazanarak hayatını kazanmanın yanı sıra inceleme ve araştırmalarını özgün bir şekilde gerçekleştirmiş. Açıklamaları ile sizi doğanın bağrına gitmeye teşvik ve tahrik ediyor. Modern hayatın yapmacıklığını, zorlama ve baskılarına karşı sivil bir itaatsizlikte bulunuyor. Bir nevi modern şehir hayatını hicvediyor. İnsanı yaşadığı doğal ortamdan, topraktan koparan Modern Batı medeniyetini yadsıyor ve bir süre boyunca da kafa dinleyip kendini buluyor. Çok samimi, doğal ve kendi gibi olması kitabı ilgi çekici hale getiriyor. Sadece kitabın son bölümünde Walden Gölü incelemelerindeki detaylar çok uzun olduğundan mütevellit zor bitirdim. Ama okuma boyunca sanki doğanın bağrında, bol oksijenli bir ormanda kamp yapmış gibi oldum. Kitabı her elime aldığımda bu his oluştu bende. Bence okuyanlar benim kadar keyif alacaklardır.
Doğal Yaşam ve Başkaldırı eseri, Walden eseri ve arkasından Sivil İtaatsizlik Makalesinden oluşmaktadır.
WALDEN GÖLÜ BÖLÜMÜNDE
Konu olarak yeniden doğuşu, sabahı, ilkbaharı ve önümüzde bizi bekleyen hayatı anlatır. Kitap mevsimlerin geçişi çerçevesinde oluşturulmuştur. Sırasıyla; ilkbahar- yaz- sonbahar- kış- tekrar ilkbaharın başlamasıyla sona erer. Olağanüstü betimlemeleri ve dikkat çektiği doğal güzellikleriyle kitap özünde iyimserdir. Walter Harding’in dediği gibi; ‘’Thoreau başka bir dünyada cennete kavuşmayı beklememiştir. Bu dünyada cennette gibi yaşamayı ummuş ve bunun için de elinden geleni yapmıştır.’’ Walden eserinde yer alan çevre konusundaki düşünceler ise modern çevreciliğin ve çevre korumanın en önemli satırlarıdır. Amerika'nın en önemli entelektüel akımlarından biri olan New England Transandantalizmi için bir örnek eserdir.
SİVİL İTAATSİZLİK BÖLÜMÜNDE
Meksika savaşı yüzünden, savaş ekonomisi adı altında vatandaştan toplanan 1.5 dolar tutarındaki vergiyi ödemeyi reddettiği için hapiste geçirdiği bir gece, "Sivil İtaatsizlik" isimli makalesini yazmaya başlamıştır. (Kız kardeşi kendisine haber vermeden vergiyi ödeyince bir gün sonra serbest bırakılmıştır) 1849 yılında yayınlanan Sivil İtaatsizlik (Civil Disobedience) isimli makale daha sonraları Gandi'nin en büyük ilham kaynağı olmuştur. Ayrıca Tolstoy ve Martin Luther King gibi önemli isimler de Thoreau'nun düşüncelerinden ve eserlerinden ilham almışlardır. Thoreau’nun bu iki çalışmasından oluşan kitap gerek düşünsel açıdan gerekse siyasal açıdan tarihe bıraktığı iz ile son derece önemlidir.
384 syf.
9/10 puan verdi
Devletsiz Birey
Kitap iki bölümden oluşuyor. Birinci bölümde herkesin ağzındaki kırsal kaçış, ikinci bölümde ise sivil itaatsizliğin gerekçesi anlatılıyor. Ayrı ayrı iki bölümü de beğendim. Kırsalda kendi evini inşa etme aşamaları ayrıntılı şekilde anlatılmış. Doğadaki İnsan programını anımsatıyor. O programı çok seviyorum. Yazar doğayla bütünleşiyor. Doğayı anlıyor, hayvanlarla arkadaşlık kuruyor. Kendi kendine yetiyor. Toplum ve devletten bağımsızlaşıyor. Bu deneyimi çok değerli. Sözde kalmıyor, gerçekten yaşıyor. İnsanın öz güveninin tavan yaptığı bir aşama bu. Hepimizin deneyimlemesi gereken ama çoğumuzun hayalinde kalacak bir hayat yaratıyor. Mutlu, huzurlu ve özgür. Alınacak çok ders var bu bölümde. Kitabın ikinci bölümünde devlet kurumunun sebep olduğu haksızlıklardan bahsediyor. O yapıyı sevmek ve ona itaat etmekten doğan sorumluluğu izah ediyor. Büyük günahlara ortak olmanın insanı vicdanen bozduğunu anlatıyor. Vergi vermediği için hapse girdiğini ve isteği dışında cezadan kurtarıldığını anlatıyor. İtaatsizliğinin gerekçelerini kısaca anlatıyor. Detaylı olarak başka kitaplarında da bu konuyu incelediğini sanıyorum. Anarşizm felsefesi çokça okumayı hak ediyor. İnsan karşı çıktığı şeyler bakımından değerlidir. Kişiliğimizi bozan boyun eğmelerimiz, vicdanî olarak bizi var eden ise direnişlerimizdir. Ortak olduğumuz devlet ve toplum günahlarından dolayı çok azap duyacağız. Bunu düşünüp kendimize olan saygımız koruyabiliriz.