Yazar Findhorn'u değil kendi kafa karışıklığını anlatmış. Bazı sayfalar hoşuma gitmişti ama tekrarlar arttıkça bunaltmaya başladı ve kitabın yarısına geldiğimde dahi Findhorn'la ilgili bir şey öğrenmediğimi fark ettim. Halbuki başka kitaplardan ilginç bilgiler okumuştum. Bu kitapta cümle Findhorn diye başlayıp başlayıp konu yazara dönmüş. Kişisel deneyimleri okumayı seviyorum ama bu kadar da değil. Sakız çiğner gibi aynı şeylerin sündürülmesi rahatsız edici ve vakit kaybından başka bir şey değil. Başlıklar konulmuş ama içi boş. Sayfa 147'de "Bilgisayarın Sesi" başlığı konmuş örneğin ama başlarda zaten anlatılmıştı. Orada bitir sözünü bir daha dönme işte. Girişte kitabın bitmiş olan basılacak kopyası kaybolduğu için konuyu kaderciliğe bağlayıp düzeltmelerden önceki halini yayımlamaya karar verdiğini söylemiş yazar, üstelik yayıncının tekrarlar var uyarısına rağmen. Bunu evrenin işareti diye yorumlamış kendisi, ama bence bu kendisinin sınavıydı. Enerji çalışmaları ve kişisel gelişim konularıyla ilgilenenlerin düştükleri bir yanılgı: Kendi egolarının isteğini, tembelliklerini, hırslarını evrenin işareti sanıyorlar bazen. Dünyanın kaynaklarını hor kullanıp tükettiğimizi söyleyip duran yazar, bizzat kendisi bu kitabı bu haliyle yayımlayarak gereksiz kaynak tüketimi yapmış. Kağıt israfına hakkı yok, okuyucunun parasını ve vaktini çalmaya hakkı yok.