Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Doğu Ne? Batı Ne?

Doğu Batı - Sayı 2

Doğu Batı Düşünce Dergisi
MUHABBET-İ KADİM * “Yerkürenin bir parçası senin adını alacak” Horatius Doğu ve Batı, ünlü bir kavram zıtlığının başında yer alıyor. Doğu ve Batı’nın bazen bir gerçeklik, bazen bir yanılsama olarak ele alınması ise başka bir üne sahiptir. Kavramlar arasında ilk oyun tarih ile coğrafya arasında, iki bilimin dile getirdiği farklı gerçekliklerde ortaya çıkar. Doğu ve Batı terimlerinin coğrafyada ayrı kutuplara yerleştirilmesine karşılık tarihçiler bu tür ayrımları kaldırarak zaman içerisinde yönlerin sürekli değişen yapısını vurgulamaktadırlar. Tarih biliminin ışığı altında bu ünlü karşıtlığın yüzyıllara yayılan hareketliliğini gözlemliyoruz. Her uygarlık kendi Doğu’sunu ve Batı’sını yaratmıştır. Mısır, Mezopotamya, Roma, Yunan, Avrupa uygarlıkları kendi Doğu ve Batı’larını kuran uygarlıklardır. Akdeniz, Doğu Batı ilişkilerinin ağırlık merkezidir. Doğu ve Batı’nın kuruluşuna dair geniş bilgiyi ilk defa Akdeniz medeniyetinden öğreniyoruz. Akdeniz’in özgül yapısı buraya gelip yerleşmiş her uygarlığa yeni rönesanslar kurma fırsatını vermiştir. “Grek­lerin ahenkli güzelliği, Arapların yakıcı düşünce fantezileri, Haçlı Seferlerinin masalsı çağı”, İskenderiye, Endülüs kültürü, felsefe, çeviri faaliyetleri ve ekonomik refah Akdeniz’in ayırt edici tarihidir. İlk yerleşim birimlerinde yön duygusu küçük alanlarda yiyecek temini, haberleşme, ulaşım gibi ihtiyaçları karşılamak için gelişmişti. Birbirinden bağımsız yaşayan bölgelerde dünyaya ait topyekûn bir bakış açısını yakalamak imkânsızdı. Ne zaman ki imparatorluklar hızla yayılma sürecine girdi, Doğu ve Batı’nın da sınırları genişlemeye başladı. Siyasi ve ekonomik güç dengelerini anlayabilmemiz açısından dünyayı ikiye bölmemiz gerekiyordu. Bu bölümleme hadisesi modernitenin ayrımcı zihniyetine de cazip geliyordu. İlk Doğu Batı ayrımı, Batı’nın kendisinden gelmiştir. ‘Öteki’ni kendi aynasından üretme ihtiyacı bu farklılığı doğurmuştur. Ötekilik süreci, kendi bilincinin keşfedilmesiyle başlar. Başkasına bakarken kendimizi gözlemliyoruz. Batı’nın Doğu’ya bakışında da Batı’nın bilinçaltını keşfediyoruz. Hegelci Batı bugüne kadar, tarihin ve evrenselliğin merkezinde kalarak kendini takdim edegelmiştir. Batı-dışı toplumların sorunları ise tipik çevre ülke sorunları olarak görülmüştür. Avrupa-merkezci bakışın kültürel planda kendi kaynaklarına dönme ve bu kaynaklardan modernliği yakalama vurgusu yanında; gecikmiş, azgelişmiş ikinci bir dünya efsanesi uzun zamandan beri hafızalardan silinememiştir. Oryantalizm, postkolonyalizm tartışmaları bu konuda geniş bir literatürü kapsamaktadır. Doğu ve Batı kavramları bir sentezi, birlikteliği ifade etse de uzun zamana yayılan bir kopuştan söz etmek daha gerçekçidir. Seyâhatnâmelerden öğreniyoruz ki, Batı’nın düş kırıklığı Doğu’da, Doğu’nun düş kırıklığı Batı’da yaşanmıştır. Kültürel farklılıklar bu zincirin halkalarını genişletmiştir. Siyasette aşırı genellemelere varan, örneğin Montesquieu’nün “Doğu Despotizmi” modeli, Doğu toplumlarındaki ara tabakaların canlılığına âşina olmamış bir modeldir. Bunun yanısıra, romantik edebiyatın taraflar arasında birbirlerine dair kullandıkları fantastik imgeler ayrı bir olumsuzluklar kümesidir. Doğu ve Batı öncüllerinden İslâm ve Hıristiyanlık gibi sonuçlar çıkmasa da, dinlerin gelişimi her iki yakada farklı mecralara akmıştır. Cinsiyet, kültür, kimlik gibi çağdaş sorunlarda da eski tahakküm ilişkilerinin yeni izleri tespit edilmiştir. Rudyard Kipling’i anımsamamak mümkün değil: “Doğu Doğu’dur Batı’da Batı ve bu ikisi hiçbir zaman birleşmeyecektir”. Fakat Kipling şiirin devamında “dünyanın iki ucundan iki kuvvetli adam bir araya gelse bu ayrılık ortadan kalkar” umudunu dile getirir. Doğu Batı dergisi olarak önümüzde sanattan felsefeye tarihten siyasete zengin bir kaynak duruyor. Bu zenginliğin ortasında durmak aynı zamanda ezelî bir sevginin ebediyete kadar sürecek savaşına ortak olmak demektir. * Dördüncü baskı için yeniden kaleme alınan önsöz.
Dergi:
Doğu Batı Düşünce Dergisi
Doğu Batı Düşünce Dergisi
Tahmini Okuma Süresi: 6 sa. 58 dk.Sayfa Sayısı: 246Basım Tarihi: Şubat 1998Yayınevi: Doğu Batı Dergileri
ISBN: 9771303724016Ülke: TürkiyeDil: TürkçeFormat: Karton kapak

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
246 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Doğu Ne? Batı Ne?
DoğuBatı düşünce dergisinin ikinci sayısında Doğu ve Batı kavramları ele alınıyor. Özellikle Halil İnalcık hocanın kaleme aldığı yazıyı ve Karl Polanyi'nin 10 emri etkileyiciydi. Halil hocanın 23 yıl önce yaptığı tespitler ve uyarılar önemi bugün de kaybetmemiş. Bile bile lades demeye devam ediyoruz, hatalarımızdan ders almıyoruz... 《☆☆☆》 "Türkiye için iyimser olmak imkanı kaybolmuş değil, geniş dinamik nüfusu ile tüketiciliğe yönelen toplumuyla büyük bir iç pazar oluşturma imkanı var. Siyasi istikrarsızlığa rağmen daima büyüme kaydeden Türkiye; bu potansiyeli ile krizi önleme şansına sahip olabilir. Fakat bunun için siyasi istikrar şarttır." 《☆☆☆》 "Seçim ekonomileri ile popülizmden kurtulmuş siyasi ortamın, siyasi istikrar ve bunun yanında Japon vatandaşı gibi Türk vatandaşının da ülkenin genel durumu ile yakından ilgilenip bir özdisiplin içine girmesi aydınlığa çıkmanın kaçınılmaz koşuludur. Ya Batı ile tam bir bütünleşme yahut ona karşı olan devletler grubuna katılarak ümitsiz bir mücadeleye girişmek iki hayati alternatif olarak Türkiye'nin önündedir." 《☆☆☆》 Halil İnalcık'ın 23 yıl önce ortaya koyduğu durum bugün hâlâ geçerliliğini koruyor. Batıyla bütünleşmek ile mücadele etmek arasında gidip geliyoruz. Ve bu bize pahalıya mâl olmaya devam ediyor.
Doğu Batı - Sayı 2
Doğu Batı - Sayı 2Doğu Batı Düşünce Dergisi · Doğu Batı Dergileri · 199819 okunma
Reklam
100 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.