Birbirlerini sevdiklerinde, uğur getirsin, birbirlerini unutmasınlar diye yaşamlarının ilk yıllarından kalan değersiz küçük şeyleri insanların aralarında değiş tokuş etmeleri, dünya kurulalıberi varolan üzüntü verici bir çocukluktur sanıyorum; farklı ırkların insanlarında buna defalarca rasladım. İnsan duygularındaki bu eşdeşlik, ruhların kendi bireysellikleri konusunda daha da kuşkulandırıyor beni: Şöyle bir düşününce, ruhlar hep aynı görünüyor, öyle ki, kişisellikten tümden yoksun olan bu türün sonsuzca yenilenmesinin gelip geçici türümleri diye bakmak isteğine kapılıyorum onlara.
Yaşanan an kısa ve yetersiz görünür, o zaman geleceğin belki hiçbir zaman varolmayacağını bilen insan, hiç değilse olmuş olanı, geçmişi ele geçirmeye çalışır.