Merhaba Sevgili OkurOkuduğum en iyi polisiye roman olmasa bile en iyi kurguya sahip cinayet romanları arasında ilk sıralarda yer alabilecek bir kitabın yorumu ile karşınızdayım. Dr. March’ın Dört Oğlu, bize tuhaf bir ailenin öyküsünü anlatıyor. Bu ailenin altı üyesi var. Kalp hastası, biraz da bunak bir anne, doktor bir baba ve 18 yaşlarında dört oğlan. Clark, Jack, Mark ve Stark. Oğlanları birbirinden ayırmak mümkün değil çünkü dördüzler. En can alıcı noktaya geliyorum. İçlerinden biri de katil hem de kadınları öldürmekten keyif alan psikopat bir katil. Okurken tüylerim diken diken oldu. Bu ruh hastası günlük tutuyor. Kimi öldüreceğini nasıl öldüreceğini tek tek yazıyor. Ne tesadüftür ki evin hizmetçisi Jeaine bir gün katilin günlüğünü görür ve tâbi meraktan okur. Hizmetçi kız ne yapacaktır? En doğrusu polise gitmesi, öyle değil mi? Ama içinde bulunduğu koşullar, polise gitmesine engeldir. Çünkü hapisten yeni çıkmıştır ve hırsızlıktan arandığı için takma adla çalışmaktadır. Sonunda istemese de Jeanie, katilin peşine düşmek zorunda kalır. Gelişen olayların devamında cinayetleri dördüzlerden hangisinin işlediğine karşı duyduğu şiddetli merak, onu içinden çıkamayacağı bir kabusa doğru sürükler. Kitap, katil ve hizmetçi kızın yazdığı günlükler şeklinde ilerliyor.
Hizmetçi kızın korku ve endişesini onunla birlikte yaşadım desem yalan olmaz.
Zaten sonu bende şok etkisi yarattı. Çünkü inanılmaz, beklenmedik bir biçimde bitti. Tavsiye ederim efenim
