Bir an için orada öylece kalıp Avrupa'yı tahayyül edip edemeyeceğini düşündü; Paris'i ve Berlin'i, üniversiteleri ve tımarhaneleriyle Heidelberg, Münih ve Viyana'yı da, gerçekten gitmeden, ömrünün kalan bölümünü de gerçekten yaşamadan, sadece tahayyül edemez miydi?