Haliç sahilindesiniz, köprü altından Karaköy'e doğru yürümeye başlıyorsunuz..Yanınızda aklınıza gelen ilk insanın sureti, balıkçı tekneleri, martılar, denizin yakıcı ışıltısı, akışa karışan sesler..Biraz daha ilerliyorsunuz ,balıkçı restoranlarında helva sohbetlerine dalıyorsunuz, rakılar içiyorsunuz, içinizi kaplayan sıcaklık ile haliçten ayrılıyorsunuz.Yol ağzına geldiğinizde esen tek bir rüzgar içinizdeki tüm sıcaklığı götürüyor ve tıpkı kitaptaki gibi sakladığınız vurucu sırrınızı, yanınızdaki sureti kül ediyor ,beraberinde savurup götürüyor.Tek solukta yaşanan, tek solukta okunan bir kitap ve tüm bunların dışında olduğunuzu son sayfayı kapatınca anlıyorsunuz.Tıpkı yanınızdaki suretin aslında var olmadığını farkettiğiniz an gibi...