.
“Orhon Yazıtları’nda Mankurtlaştırmanın işkenceden başka bir yöntemi yazılı,” diyorum. “Binbeşyüz yıl önce, Çinliler, bol bol ipek, altın, gümüş vererek Mankurtlaştırıyorlarmış Türk Beylerini. Kültigin taşa kazılı bildirisinde anlatıyor; Çin’liler ilk adımda tatlı sözlerle, vaadlerle, parayla yaklaşıp öncelikle.Türk Beylerini tavlamış; Çin’in pohpohladığı Türk Beyleri kendilerini Çin’li gibi görüp Türkçe olan adlarını bile değiştirerek Çin Beylerinin Çince adlarını almaya başlamışlar; işbirlikçi Beylerin buyruğuyla elli yıl Çin boyunduruğunda yaşamış Türkler. Sonra, Türk boylarını birbirine karşı kışkırtıp kendi aralarında savaştırmaya başlamış Çin. Halk bakmış ki, Çin’in sözüne uyan Mankurtlaşmış beyleri yüzünden kırılmaktalar; ayılıp kendilerine gelmişler; benim kendi ülkem vardı, ülkem hani; benim kendi devletim vardı, devletim hani, diye homurdanıp başkaldırmışlar; örgütlenip savaşarak kurtulmuşlar Çin boyunduruğundan. Orhon yazıtlarında aynen böyle yazılı.”
“Demek köle olmuşlar Mankurt değil,” diyor Neveser.
“Beyler Mankurt olmuş, halk köle,” diyorum.
“Anlamıyorum,” diyor Neveser, “Yöneticiler, aydınlar, yazarlar toplumun en uyanık kesimi; halk neyse de, onlar nasıl Mankurtlaşabiliyor?”
“Para ablam, para!” diyor sürücü, “Para Mankurtu bunlar; dolar Mankurtu. İki satır yazıp çuvalla para alıyorlar...”
.