Çılgın Bir Hayatın, Çılgın Yolcusu

Doludizgin Bir Denizci: Jack London

Irving Stone

Doludizgin Bir Denizci: Jack London Sözleri ve Alıntıları

Doludizgin Bir Denizci: Jack London sözleri ve alıntılarını, Doludizgin Bir Denizci: Jack London kitap alıntılarını, Doludizgin Bir Denizci: Jack London en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kayalık Dağlar'ın en yüksek tepesini üstü açık bir vagonda, kar fırtınası altında geçen Jack London, iyi kalpli bir demiryolu memurundan Reno'dan yola çıkan General Kelly birliğinin, karşı yoldan gelmekte olduğunu öğrendi. Öğrenmesiyle, yük vagonuna atılması bir oldu. Yerlere serili hasırlar üzerinde seksen dört kişi vardı. Birbirlerine sokulmuşlar, ısınmaya çalışıyorlardı. Jack London, yarı şaka yarı ciddi küfre­den adamların orasına burasına basarak geçti. Dara­cık bir yer bulup çömeldi. Böylece sanayi ordusuna katılmış oldu.
Kitaplara karşı beslediği tutku, hayatının en büyük aşkı olan deniz sevgisiyle başabaş gitmeye başlamıştı. Olanca boş zamanını Oakland koyundaki Yat Kulübü'nün çevresinde dolanmakla geçiriyor, tekne­lerde iş bulmak için çırpınıyordu. Cesurdu; bir çır­pıda direklerin tepesine tırmanıyordu; ıslanmaya fa­lan aldırış etmediğinden, tekne sahipleri Jack'ı beğeniyorlardı. Güverteleri yıkayan Jack, bir yandan ekmek parasını çıkarıyor, diğer yandan bu küçük teknelerin inceliklerini öğreniyordu. Kısa zamanda, sert havalarda bile yelkeni fora edecek kadar usta olup çıktı.
Reklam
Bütün pa­rasını zeytinliğe, kuluçka makinelerine ve meyve bah­çesine yatırmış olan John London, rehin karşılığı al­dığı borç paranın faizini ödeyemeyince, banka icra takibine geçti. London'lar bir kere daha, evsiz bark­sız kaldılar. Bu kez, on üç yıl sürecek olan uzun bir parasız­lık ve sıkıntı dönemi başlamıştı. Jack London'un en küçük bir değişiklikle bile etkilenen ruhu, yüklenemeyeceği kadar büyük sıkıntılara katlanmak zorun­daydı. Çocukluk denen şeyi asla yaşayamayacak, anı­ları dert halini alan bir yoksulluğun içinde eriyip gi­decekti.
Flora, ufacık cüssesine hiç yaraşmayan gösterilere girişirdi. Üstelik kalbinin zayıf oluşunu hiç he­saba katmaksızın.. Bazen sofrada çarpıntısı tutuverin­ce, çocukların üçü birden analarını yatırmaya uğra­şır, iyi etmeye çalışırlardı. O zamanlar evin bütün yükü Eliza'nın omuzlarına binerdi. On üç yaşların­daki kızcağız bir yandan yemek pişirmeye çalışır, bir yandan da ortalığı temizler, kirlileri yıkardı.
Geri19
94 öğeden 91 ile 94 arasındakiler gösteriliyor.