Don Juan artık bilmiyordu: O mu kadına bir şeyler okumuştu, yoksa aksine kadın mı ona? Balığı kadın mı yedi, yoksa o mu? Bir keresinde üşüdüğünde o mu kadını ısıtmıştı, yoksa kadın mı onu? Kadın mı satrançta yendi, yoksa o mu? Yüzmede ötekini geçen sen miydin, yoksa ben mi? Ötekinden zaman zaman saklanan: Ben miydim, sen miydin? Durmadan konuşup duran: Kadın mıydı, yoksa o mu? Bütün bu zaman içinde dinleyen: Sen miydin? Ben miydim? Ben miydim? Sen miydin? Bunu artık bilmiyor olmak: İyi bir şey. Bundan memnun olmalıyız.
..sanki bir neon ve mum ülkesi gibi görünüyor, adım başı müzik çalınıyor ve her defasında Don Juan müzikten kaçıyor, müzikten kaçıyor, öylesinden de böylesinden de. Onun yerine çiçekçi dükkanlarının önünden geçerken içerden gelen kokuyu içine çekmeye çalışıyor, çoktan kapanmış olmalarına rağmen -lale olmasın da, ne olursa olsun- kitabın kokusunu içine çekiyor, kendi parmak uçlarının kokusunu içine çekiyor, kadınlar zamanı, parmak uçları zamanı.