Foucault'nun kastettiği, yaşamını kendisini çevreleyen gerçek dünyaya göre değil, metinlerin ve dilin oluşturduğu bir söylemle yapılandırılmış dünyaya göre yürüten "metinsel" insandır. Bir anlamda, herkes söylemlerin oluşturduğu metinsel bir dünyada yaşar, ama bu söylemler mutlak nitelikler kazandıkça, insanın gerçeklikten kopuşu da o denli kuvvetlenir; sonunda deliliğe varır.