Teker teker odalara, avluya, çocukluklarında birlikte yaşadıkları evin çevresindeki geceye dağılıp ağladılar, kendi kendilerine sözcükler fısıldıyor, şikâyet ediyorlardı, sanki anneleri her birinin başında durmuş, onları dinliyor, öldüğü ve çocuklarını arkasından üzülmek zorunda bıraktığı için kahırlanıyormuş gibi; elinden gelse kalır, sürekli yaşardı anne, kimse kendisi yüzünden eziyet çekmesin, yüreğini ve onun doğurduğu bedeni kendisi için harcamasın diye. Ne var ki anne uzun uzun yaşamaya dayanamamıştı işte.