Dune serisinin dördüncü kitabı Dune Tanrı İmparatoru kendi başına bambaşka bir dünyanın kapısını araladı. Başladığımız yerden çok uzak, çok farklı bir noktadayız artık. Her defasında beni şaşırtmaya ve kendine hayran bırakmaya devam ediyor bu muhteşem evren. Şunu itiraf ederek başlamak istiyorum; seriyi okurken beni en çok zorlayan kitap, bu kitap oldu. Zihnimin yorulduğunu, durup dinlenmem gerektiğini hissettim birçok kez. Bu nedenle de oldukça yavaş okudum.
Dune Tanrı İmparatoru'nu tek kelimeyle anlatacak olsaydım "değişim/dönüşüm" kelimesini tercih ederdim. Çünkü hem Dune'un hem de İmparator'un dönüşümünü okuduk kitap boyunca. Evren ve karakter, fiziksel ve içsel bir dönüşüm yaşadı. Burada kitabın evrim konusunu da içine aldığını söyleyeyim. Fantastik ögeler de barındıran bu kitapta devlet, din, psikoloji, felsefe, müzik ve tarih de vardı. En başından beri bu yönüyle beni kendine hayran bırakıyor Dune serisi; her şeyiyle düşünülmüş muhteşem bir zekâ ürünü!
Serinin ilk kitabından beri dikkatimi çeken bir şey var; bu evrende kadına verilen değer. Bu değeri dördüncü kitapta da gördük. İmparator, "Balıklarla Konuşanlar" adında sadece kadınlardan oluşan bir askerî kuvvete sahipti. Frank Herbert'in kadına verdiği değerin yansıması kesinlikle.
Konuşacak, anlatacak çok fazla şey olmakla birlikte seri kitapları yorumlamak, incelemek oldukça zor.
Aklımda kalanlarla, bana hissettirdikleriyle bir şeyler yazmaya çalıştım.
Bakalım Dune Sapkınları'nda beni neler bekliyor.