Fransız Devrimi oldukça devrimci iki düşünce yaydı. Birincisi, politik değişimin istisnai ya da tuhaf bir şey olmadığı, fakat normal ve bu nedenle de sürekli olduğuydu. İkinci düşünce ise “egemenliğin” -devletin kendi alanında özerk kararlar verme hakkı- bir monarkta ya da yasa yapıcı bir Meclis’te olmadığı (bunlara ait olmadığı), ama bir rejimi meşrulaştırabilen yegane güçte, yani “halk”ta olduğuydu.