Çıra Yayınları arasında bulunan kitap iki bölümden oluşuyor. İlk bölümde direniş ve epik ağırlıklı, ikinci bölümde ise lirik şiirler bulunuyor. Telaşlı hâlden ve hızlı atan kalpten sâdır şiirlere baktığımızda bir dinginlik, derinlik, geniş coğrafyalara seslenen, sokakları adımlayan ve gözlemleyen bir şairi görürsünüz.
İyi ki taşralı dediğim Uçurum, “Taşrada Bir Şair Kalbi” isimli şiirinde ne kadar haklı olduğumuzu kendi dizeleriyle doğrular mahiyette.
“Gövdem dökülüp kalsa yollara bundan sonra yeridir/Buna sevmek diyelim taşra bir şairi kalbine sarsa yeridir.” Taşranın bağrına kendisini teslim eden Uçurum, İsmet Özel, Sezai Karakoç, Turgut Uyar, Edip Cansever gibi isimlerden ilham alıyor.
“Aşmak için duvarları biraz Sezai Karakoç alıyorum kalbime.” Tam da bu dizede taşradan büyük şehirlere açılmak için nasıl bir yol izlediği anlıyoruz. Fiziken taşrada ama ruhen büyük şehirlerde. Taşradan mazlum coğrafyalara sesleniyor: “Afrika oluyor ellerim, telaşlı bir yoksulluk ya da”
Taşrada olmak biraz da uzak kalmaktır. Uzaklık ise tenha kalmaktır. Zaten ilk şiir kitabının ismi de “Tenhalayın Kalbimi”dir.
“Yenilmez Sandım Kendimi” başlıklı şiirde şu dize bu yalnızlığı anlatmaya yeter: “Bir elif miktarı uzuyor yalnızlığım”
“Biraz Sessizlik İyidir” şiirinde, “Biraz sessizlik iyidir insanız ne de olsa tek başınayız/Bir devran dönüp dursun başımızın üstünde” dizelerinde yalnızlık kokuyor.
Ali Bal- Milat Gazetesi