Bilimkurgu roman konusunda Viktorya Çağı klasikleri içerisinde Wells ve Vern yarışır benim için. İyimserlik ve gelecekten umut kriterlerinde Vern açık ara öndeyken; günümüzde bile geçerli toplumsal sorunlara parmak basan yaklaşımı ile Wells tartışmasız bir ustadır. Dünyalar Savaşı işte böyle bir eser. Bir gün, hiçbir uyarıda bulunmadan, Mars'tan gelen ziyaretçiler dünyayı işgal etmeye girişir. Öncelikle bu tema günümüzde çok kullanılmış bir klişe gibi duyulsa da, Wells'in zamanında yepyeni bir fikir olduğunu belirteyim. Ayrıca Wells'in anlatımı, savaş ve kahramanlık güzellemesinin zerresini bile barındırmıyor. Tam aksine, teknolojik olarak daha üstün bir uygarlık karşısında ne kadar çaresiz kalabileceğimizi gayet gerçekçi bir biçimde ortaya koyuyor. Ama romanın en güzel yanı da, dünyanın neden "evimiz" olduğunu çok iyi idrak etmemizi sağlayan ve burada yazdığım takdirde okumayanlara spoiler olabilecek evrim bilimsel sonunda yatıyor...
Wells gerek daha romanın başındaki betimlemeleri, gerekse de romanın finalinde ortaya koyduğu perspektifle; bilim, ekoloji, evrim noktalarında muhteşem bir iş çıkarmış. Bize ev olan bu mavi gezegene sahip çıkmamız, onu yok eden pratiklerimizden vazgeçmemiz için daha sanayi çağının başında çok erken bir uyarıda bulunmuş. Carl Sagan da gerek Cosmos belgeselinde gerek kitabında, bu romandan uzun alıntılar yapıyor. Severek okudum... Bir de şunu söyleyeyim, kitaptan esinlenerek çekilmiş bir de film var. Hiç tavsiye etmem. Hasbelkader izlemiş olanlar da varsa, kitabı filmi ile yargılamamalarını rica ederim. Büyük haksızlık olur ;)