Okumak için gerçek zamanın şu içinde bulunduğumuz zaman olduğuna inanıyorum. Öyle ki bize bakterilerin ,tamamen akılsız yaratıkların, nelere sebep olabileceğini bariz ortaya sunuyor.
Bilimkurgunun atası olarak bilinen yazarımızın birkaç kitabını daha okudum ve beğendiğim bir üslubu var. Ara sıra okurla konuşuyor ve kendi düşüncelerine savlar üretiyor. Bazıları sevmez ama Wells'i de seven bir okur olarak bunu hoş buluyorum.
Kitaba gelelim. Önce gayet normal bir kasabada alanı felsefe ve fizyoloji olan yazarın evinde hikayeye başlıyoruz. Gazeteci çocuktan alıyor Marslıların geldiği haberini. Marslılar kendilerini tek tek dünyaya gönderiyor. Olaylar gelişiyor ve yazarımız kendini Marslılardan kaçarken buluyor, herkes gibi. Kaçan kaçana ölen ölene tek taraflı bir savaş bu. Kaçma yolunda karşısına onu etkileyen bir adam çıkıyor, topçu eri. Biraz yoldaşlık ediyorlar ilerleyen kısımlarda yine karşılaşıyorlar ve kahramanımız topçu erinin ütopik hipotezlerine inanacak oluyor. Aralarda bir papazla karşılaşıyor. Onunla yaşadığı olayları okumayı nedense sevdim. Papaz en sonunda tüm yaptıklarından pişman dua ediyordu. Bu beni çok etkiledi. Belki çoğumuz böyleyizdir kim bilir ancak gerçek bir sorun olduğunda yalvarırız Allah'a. Koronavirusten sonra birçok ülkede ezan okunup dua edilmesine benzetiyorum bunu... Son olarak, bilimkurgu seviyorsanız okumak için tam zamanı.
