Dünyanın Uğultusu
Behçet ÇelikDünyanın Uğultusu Sözleri ve Alıntıları
Dünyanın Uğultusu sözleri ve alıntılarını, Dünyanın Uğultusu kitap alıntılarını, Dünyanın Uğultusu en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Hiçbir şeye geç kalınmıyor sahiden de... Telaşa mahal yok, endişeye. O denli tekdüze, öylesine benzeşiyor ki hayatlar! Ya da kendini avutuyor, kandırıyor Aynur. Öyle yapıyor da olsa, iyi ki yapıyor - oh olsun, canına sağlık! Başkalarının prim verdiği, önemsediği, uğruna öbür insanları itip kaktığı hiçbir şeye yetişmemekle hiçbir şey kaybetmeyeceğine inanmak hoşuna gidiyor. Buna inandığı için başkalarından çok farklı olduğunu da sanmıyor - başka türlüsünü beceremediği için böyle. Öfkelerin dindiği, telaşların bittiği, her şeyin birbirine eşitlendiği büyülü anların birinde şimdi. Gözlerini yumup çöküyor mutfak taburesine, başı dönüyor.
Sayfa 270 - XVIIKitabı okudu
Bir farkları yoktu aslında. Kendisinin de farkı yok. Aynı sıkıcılık, aynı debelenmeler - sıkılmamak için. Kimi çocuk yapıp onu anlatıyor, kimi bağıra çağıra şarkı söylüyor, kimi söyleniyor, kiminin elinden gevezelik geliyor sadece. Olsa olsa, küçük ton farkları var - biraz uzaktan baktığında o da yok.
Sayfa 270 - XVIIKitabı okudu
Kimisi gözlem yapmaya gelir şu dünyaya, kocaman bir gözden ibarettir. Gördüklerini ifade edemese de görmeyi sürdürür. Bu gibiler için yalnız kalmakla kalabalıklar arasında olmanın çok farkı yoktur. Görüş alanları daralır genişler, gözleri çapaklanır, gözpınarlarına yaş dolar, ama asli işlerini sürdürürler. Bir de Ahmet gibi dünyaya münazaraya gelenler var. Bunlar yalnız kalmamalılar, yeni öğreniyor bunu, beyinlerinin bir lobu ötekiyle, bedeni aklıyla tartışmaya başlıyor yalnız kalınca.
Sayfa 267 - XVIIKitabı okudu
Nasıl olup da bu adamı matah bir şey sandığına şaştı bir kez daha. İhtiyaçlar, insanı ihtiyaçlar sürüklüyor. Yok, suçu ihtiyaçlara atmanın manası yok. Bir şey onun ihtiyaç olduğuna inandığımızda ihtiyaca dönüşüyor. Çok da aklı yatmamıştı buna -çenesindeki çukuru kaşıdı farkında olmadan- açlık da mı böyleydi, ya barınma? Eliyle çenesini sıvazlamayı sürdürüyordu, unutmuş da yeni farkına varmış gibi telaşla bir nefes aldı sigarasından. Bu konulara kafa yormanın manasızlığının farkındaydı; bazı şeyler bilinmezdi, bilinmeyecekti, bilinmemeliydi hatta, ama tuhaf, belki insanı biraz da acıtan bir tadı vardı kafayı bunlara takıp derinlerde sürüklenmenin. Ahmet'in de böyle biri olduğunu sanmıştı, tuhaflıkta kendiyle yarışamasa da, tuhaf biri olduğunu, bilememenin, bilmemenin karşısında -tamam cesurca, dimdik olmasa da- iyi kötü durabildiğini.
Sayfa 254 - XVKitabı okudu
Oyalanacak bir şeyler bulmalıydı bir an önce, başkaları gibi, bir zamanlar yaptığı gibi. Alnını cama yasladı yeniden. Camın, camın öte yanındakilerin, "A oğlum, işsizsin, hayatında bir kadın yok, tabii ki böyle hissedersin," dediğini işitti. Başkaları, oyalananlar... İnsan oyalandığının farkındaysa buna oyalanmak denebilir mi? Oyalanabilmesi için, insanın yaptığına kendini verebilmesi gerekmez mi? İmkânsız göründü oyalanabilmesi. Bir yandan da oyalanabilmeyi bunca isterken, herkes gibi kolayca oyalanamayacak olması hoşuna gitti. Onlardan değildi, farklıydı - ne anlamı varsa bunun, kime ne faydası? Belki de önce dua edip sonra inanması gerekiyordu; bu söz kimindi anımsayamadı. İnsan bu, kaptırıp gitmeye meyyal bir varlıktı eninde sonunda. İki gün mahsuscuktan bir şey yapsın, üçüncü gün nasıl da ciddiye alırdı yapıp ettiğini. O da yapabilir miydi bunu? Çok basit, çocuk oyuncağı; herkes yapıyor işte.
Peki ya, yırtılmaz mıydı -bir an gelip de- oyalanmanın göğü? Bu salgı sızmaz mıydı yeniden? Yırtığı kapatacak yollar bulmak gerekirdi. Bulunurdu canım; bunca insan neden içiyor, neden başka bedenlerin peşinde, neden bir şeylere bu kadar kolay inanıveriyorlar?
Oyalanmak ya da oyalanmamak... Bunu sormak, buna yanıt aramak... Bunlar da oyalanmak değil miydi? Başlamıştı demek oyalanmaya... Gri göğe baktı apartmanların.arasından. Yırtıksızdı. Bundan güç bulup ayrıldı pencereden.
Sayfa 248 - XVKitabı okudu
Yaşlanmak mıydı bu? Ya da bir tür depresyon - ilacı var mıdır, tedavisi? Çoktandır, sorular arttıkça yanıtlar yanıt olmaktan çıkmamış mıydı?
Sayfa 248 - XVKitabı okudu