Yıkılan evler belki yapılırdı. Kaybolan servetler belki yerine konabilirdi. Ama ailesini kaybeden bir yavrunun acısını, yavrusunu ve hatta tüm ailesini kaybeden bir ananın feryadını kim dindirebilirdi?
Zaman, hızı çok fazla olan büyük bir nehir gibiydi. Önüne ne kadar set çekerseniz çekin, bir yerden muhakkak kendine bir yol bulup, kendi çizdiği yoluna devam ederdi.
Zira her veliaht eşi bir şehzade sahibi olmak ister. Çünkü eğer bir şehzade vermez ise, kocası ve hanedan nezdindeki yeri ve değeri yarı yarıya düşer. Ve ömrü ile aynı masada yemek yiyemez.
"İnsanlar, yardıma ihtiyacı olanlara el attıklarında, en büyük yardımı kendilerine yaptıklarının farkına varsalar, dünyada aç ve çıplak kalmayacağı gibi, acımasız ve haris insanda kalmayacaktır."